Filmin Adı : Zaferin RengiSüresi : 2 saat 37 dakikaTürü : Tarihi - SporYaş Sınırı : +14 / Genel İzleyiciYapım tarihi : 2024Oyuncular : Kubilay Aka, Gülperi Özdemir, Nejat İşler, Timuçin Esen, Yiğit Özsener, Birce Akalay, Yılmaz Bayraktar, Engin Hepileri...
Puanım : 8 / 10
Bir kere daha söyleyeyim arkadaşlar kesinlikle bir taraftar olarak değil de tarafsız olarak yorumumu yapacağım. Bu yüzden yorumuma güvenebilirsiniz.
Filmin konusuna değinmek gerekirse; 1918 yılında Türkiye işgal altındayken ve İstanbul İngilizlerin sömürgesindeyken Fenerbahçe kulübü, maçlar düzenleyip, eski futbolcusu olup askerden gelen Galip Bey ile devam edip spor camiasında yoluna devam eder. Ancak Mustafa Kemal Atatürk ile de anlaşmada olup yapılan görüşmelerde, kongrelerde ve desteklerde el altından, gizliden gizliye desteklemektedir. Mustafa Kemal Atatürk, Sivas Kongresi zamanında yabancı takımlarla maçlar düzenlenmesini bunun milliyetçiliği destekleyeceğini ön görerek tavsiyelerine uyan Fenerbahçe Kulübü bu şekilde Atatürk'ün atılımlarına manevi destek sağlamaktadır. Ancak iyice işin içine giren kulüp artık Kurtuluş Savaşı ve Cumhuriyet'in ilanı döneminde Anadolu'ya da destek amacıyla destek sağlamaya çalışır. Kulüp, bir yandan manevi olarak milliyetçilik duygularını ayyuka çıkarırken bir yandan da Anadolu'ya ve diğer bölgelere silah vb destekleri sağlamaktadır. Öyle ki takımda yer alan mühendislerden Arif de destek amacıyla Anadolu'ya gitmiş ve orada şehit düşmüştür de.
Film aslında Fenerbahçe Kulübünün, futbolcularının o dönemlerde nasıl aktif rol oynadığını, neler yaptığına değinir bir şekilde tarihi içerikli bir filmdi.
Öncelikle eleştirime başlayayım. Filmde Cumhuriyet ya da savaşla ilgili detayların tarihi belgesellerden ve görüntülerden alınmasını sevdim ama o kısımlar siyah beyazken filmin renkli olması çok kopukluk oluşturuyordu. Evet bir belgesel niteliğindeydi film ama yine de keşke hepsi siyah beyaz olsaydı dedim. Ama o görüntülerin de kullanılmasını sevdim.
Tarihi detaylarında sahneler arasında kopukluklar olduğunu hissettim. Çok oradan oraya atlıyor gibiydi. O hissi izlerken üstümden atamadım ve hatta babamla da keşke 6-7 saatlik bir film olsaydı iki bölüm halinde olsaydı da o hissi vermeseydi diye konuştuk da. Ki öyle hisseden bir tek ben değilmişim.
Hafiften bir aşka da değinmişti. Şöyle ki Galip Bey'in ki kendisi askere gitmeden önce Fenerbahçe'de kaptanmış, kulübün kurucusunun yeğeni Peyker'e aşık. O konuda bir aşka ve drama bağlama modu vardı. Aslında bu filme bu dram ne gerekliydi diye düşündüm sonrasında da Peyker'in yaşadıkları ve yaptıkları düşünülünce bu da önemli bir adımdı bu yüzden gerekliydi de dedim.
Bütün bunların haricinde futbolcuların aktif rolleri, çabaları, uğraşları çok güzel yansıtılmıştı. Belli ki tarihi belgeler üzerinden yapılan bir film dolayısıyla bu anlatılanların asparagas olma olasılığı yok o yüzden kulübün mühendis topçusunun Anadolu'ya gitmesi, orada şehit düşmesi... Peyker'in ajan rolü üstlenmes.. Galip beyin aktif olarak çabalaması, doktor olanların askerlerle olan çabaları her şey çok iyiydi.
Evet... bir kere daha Fenerbahçeli olmaktan gurur duydum. Tarafsız yorumum buraya kadardı 😅 Tabi ki diğer takımların da aynı desteği sağladığını düşünüyorum sonuçta hepsi tek bir amaç uğruna savaşlarını veriyordu. B konuda asla aksini iddia edemem ve edilmesini de onaylamam. Zaten filmin başlarında Ali Sami Bey'e de değinilmesi, Galatasaray renklerini görmemiz de bunu göstergesi.
Özellikle yaşanmış ki filmde yer alıyordu, Haliç Kışlası'ndan çaldıkları silahları Fenerbahçe'nin sahasına gömmeleri ve İngilizler her yerde ararken ama aslında ortasında durdukları sahada gömülü olduğunu fark etmemeleri ve o mühimmatları Anadolu'ya gönderecek olmaları çok iyi bir detaydı.
Filmde şöyle bir söz de vardı. Futbol, Türkler için sadece bir spor değil. Evet bizler için bir spor değil, bunu o zamanlarda yaşamışlar belli ki bize de onun psikolojisi o zamandan gelmiş. Çünkü 6 Şubat Depreminde bütün düşman takımların nasıl tek yürek olup el ele verdiklerini gördük.
Bunun yanı sıra Halide Edip Adıvar'ın da varlığına değinilmişti. O konuşması çok güzeldi ve orada da geçen sözlerde "bizim kadınlarımız bile korkup saklanmaz" modu olması o zamanlarda savaşların el ele kazanıldığını gösterdi.
Son maç... İngilizler İstanbul'dan gitmeden bir maç istiyorlar Fenerbahçe'den ve bir hainlik yapıp en iyi futbolcuları getiriyorlar ama Fenerbahçe sadece kendi kadrosuyla çıkıyor. Tarihte de geçiyormuş o maçı 2-1 kazanmışız. Karşılığında da Harington Kupası'nı almışız. Milliyetçilik söz konusu olduğunda gerisi teferruat oluyor sanırım biz Türkler de!
Genel olarak tarihi geçişlerdeki kopukluğu saymazsak oldukça iyiydi. Fenerbahçe'nin o dönemlerdeki aktif rolünü çok güzel anlatmıştı. Bu yüzden sevdim de!
Ancak... son maçta hakemin taraf tutması da bir kere daha gösterdi ki o dönemlerden belliymiş Fenerbahçe'nin hakemler en büyük sınavı 😂
Hiç yorum yok :
Yorum Gönder
Kitap ya da yazı hakkındaki görüşünüzü bizimle paylaşın