Kitabın yorumu için tıklayınız!
Roarke bir sigara çıkardı, yaktı ve dalgın bir şekilde üfledi. "Sen tanıdığım kadarıyla Ian iyi bir dedektifsin. İlginç zevkleri olan ilginç bir adamsın. Eğer çok sağlam bir beynin olmasa ne Feeney ne de Eve seninle çalışıyor olurdu. Ancak sağlam bir beyni olan iyi bir dedektif olmana rağmen, ilginç zevkleri olan ilginç bir adam olmana rağmen halihazırdaki denklemde önemli bir etkeni göz ardı ediyorsun."
"Ne?"
Roarke hafifçe öne doğru uzanarak McNab'in dizine vurdu. "Ona aşıksın."
McNab'in ağzı açık kaldı. Bira bardağı sehpanın eşiğine kadar kaydı. Roarke uzanarak düzeltti.
"Aşık mıyım?"
"Korkarım öylesin."
McNab yüzünde az önce ölümcül bir hastalığı olduğunu öğrenmiş bir adamın ifadesiyle Roarke'a bakakaldı.
"Tanrım, lanet olsun!"
"Ne düşünüyordum biliyor musun?"
Eve ona doğru iyice sokuldu. "İyi bir tahminde bulunabilirim."
Roarke gülerek elini onun saçlarında gezdirmeye başladı. "Yani o da olabilir evet. Ama düşündüğüm ofisine girip kafanı masada, yüzünü de artık bir adım atamayacak kadar solmuş halde uyurken gördüğümde birkaç hafta içinde bir yıldır evli olacağımızı düşünüyordum. Ve hala beni büyülemeyi başarıyorsun."
"İyi idare ediyoruz ha?"
"Evet, gayet iyi idare ediyoruz." Roarke, Eve'in boynundaki zinciri kaldırarak ona hediye ettiği ve Eve'in genelde gömleğinin içinde kalacak şekilde taktığı devasa pırlanta uçlu kolyeyi çıkardı. "Sana bunu verdiğimde kızmıştın. Alyansın dışında benim aldığım şeyler arasında taktığın tek şey bu."
"Bunu verirken beni sevdiğini söylemiştin. Kızdırmıştı ve çok korkutmuştu beni. Takıyorum çünkü artık beni kızdırmıyor. Gerçi hala bazen korkutuyor."
Roarke'ın yanağı hala Eve'in saçlarına dayanmış olsa da parmağını genç kadının boğazındaki bıçak izinde gezdirdi. "Aşk başlı başına korkutucu bir iş zaten."
McNab onun önünde eğildi. "Bak, ben tekrar birlikte olmak istiyorum."
"Dün gece epey bir araya geldik."
"Ben sadece yatağını kastetmiyorum. Kaldığımız yerden devam edelim istiyorum. Ama bu kez daha farklı."
Peabody irkildi. "Nasıl farklı?"
"Bu kez ciddi bir ilişki olsun istiyorum. Yani özel, gerçek bir ilişki. Biz de yani güzel yerlere falan gidebiliriz. Süslenip püslenip şeye... işte bir yerlere gidebilecek tek kişi o değil. Ben başka biriyle çıkmak istemiyorum, senin de çıkmanı istemiyorum."
Peabody'nin boğazı kurumuştu ama yutkunmaya korkuyordu. "Yani, düzenli bir ilişki mi teklif ediyorsun bana?"
McNab'in yüzü kızardı, dudakları gerildi ve ayağa fırladı. "Boş ver. Çok fazla içmeme ver." Tekrar kapıya doğru ilerledi ve neredeyse varmak üzereydi.
"Tamam." Peabody ayağa kalktı. Dizleri titremese daha rahat hareket ederdi ama yine de ayağa kalktı.
McNab ağır ağır arkasını döndü. "Tamam ne?"
"Bende denemek istiyorum. Bakalım nereye varacak."
Summerset yanına oturdu ve genç kadının hıçkırması geçene kadar hiçbir şey söylemedi.
Sonra, "Sana hissettiği şeyler onun elini ayağını bağlıyor," diye konuşmaya başladı. "Daha önce böyle olmamıştı. Senden önce gelip geçen kadınlar kısa ve geçici ilgilerdi sadece. Onları da umursuyordu, çünkü ona yapılan onca şeye rağmen Roarke'ın çevresine karşı büyük bir duyarlılığı ve ilgi kapasitesi var. Ama yine de senden önce kimse olmamıştı. Senin için nasıl endişelendiğini görmüyor musun?"
Eve top gibi halini bozara çözüldü ve hafifçe doğruldu. Adeta gözyaşlarının utancını silmek istermiş gibi ellerini ıslak yanaklarında gezdirdi. "Endişelenmesine gerek yok."
"Endişeleniyor ve endişelenmeye de devam edecek biliyorsun. Dinlenmen gerek Teğmen. İş ve stresin olmadığı birkaç güne ihtiyacın var. Roarke'ın da. Onun da çok ihtiyacı var dinlenmeye. Sen dinlenmezsen o da dinlenmeyecek, biliyorsun."
"Yapamam. Şimdi olmaz."
"Yapamaz mısın, yapmaz mısın?"
Eve'e öyle parlak mavi gözlerle bakıyordu ki bu gözlere dalıp onun içinde salınmak istedi Eve.
"Senden önce kimse olmadı," dedi Eve. "Bunu bilmeni istedim sadece. Yaptığım işi yapmak içimde bir çatlak açtı -tıpkı dün geceki gibi- ve beni o çatlaktan koruyacak, uzak tutacak kimse yoktu. Kimsenin tutmasını falan da istemiyordum. Sana kadar. Kıyısından, köşesinden dönüyordum, idare ediyordum. Ama belki, yani sanırım, kıyısından köşesinden döne döne artık tutunamayacağım, yapamayacağım bir noktaya gelecektim. Ve eğer yaptığım işi yapamasaydım bu benim sonum olurdu Roarke. "
Eve kendini toplamak için derin bir nefes aldı. "Yani beni her tuttuğunda tekrar ayağa kalmama yardımcı oluyorsun."
Hiç yorum yok :
Yorum Gönder
Kitap ya da yazı hakkındaki görüşünüzü bizimle paylaşın