Kitabın yorumu için tıklayınız!
"Senin için istedim," dedi Emre.
"Neyi?" dedim anlamayarak.
"Tatlıyı senin için istedim." Tatlı tabağını önüme bıraktı.
"Ben sandım ki tatlıyı sevdiğin için istedin."
"Hayır, sevdiğin tatlıyı öğrenmek için sana sordum. Sen de bana sevdiğin tatlıyı söyledin ve ben de sevdiğin bir şeyi almak istediğim için sana tatlı söyledim."
"İnanamıyorum sana Emre. Abimin tepkisinden hiç mi çekinmiyorsun?" Ne olursa olsun abim olmasının yanında komutanı oluyordu aynı zamanda.
"Ben her şeye karşı hazırım. Senden bana gelecek her şeye razıyım. Konu abinden çekinmen mi? Cahit abi saygı duyduğum birisi, ayrıca bizi ayıracağını sanmıyorum. Sana değer veriyor, senin mutlu olmanı önemsiyor." Emre bana bakıp gülümsedi ve devam etti. "Kısa sürede ya da uzun sürede fark edecek, eninde sonunda senin en çok benim yanımda mutlu olduğunu ve benim bu dünyada en çok seni mutlu etmek istediğimi fark edecek." Bana beklemediğim bir şekilde olayları kendi yönünden gösteriyordu.
"Seni sevdiğimi daha önce söylemiş miydim?" Ona hayranlıkla bakarken içimi çektim.
"Sen bana bunu sonsuza kadar da söylesen, kalbim sanki ilk kez söylüyormuşsun gibi atacak."
"Kızı ver bize!" Duyduğum sesle bakışlarım arabanın ön tarafında duran Emre'ye döndü.
"Hepinizin leşini sererim buraya, s*ktirin gibin!" Sinirle bağıran Emre silahını çekmişti.
"Ateş edersen seni öldürür, kızı yine alırız! Eğer kızı verirsen gidebilirsin!" diye yine bağırdı adam. Bütün silahlar Emre'ye dönerken gözlerim doldu.
Yapmam gerekeni biliyordum. Arabanın kapısını açtım ve aşağı indim. Emre ile gözlerimiz buluştuğunda bakışlarıyla gitme diye bağırdı bana. Yüzümde buruk bir tebessüm ile veda ettim. Başını iki yana salladığında sol gözümden kurtulan damla yavaşça kendine bir yol çizmeye başladı.
"Bul beni." Yanından geçerken gözlerine bakarak fısıldadım.
"Bulacağım," dediğinde gitmeme izin vermek zorunda olduğunu ikimizde biliyorduk.
Hiç yorum yok :
Yorum Gönder
Kitap ya da yazı hakkındaki görüşünüzü bizimle paylaşın