Ve bir kitabı daha severek okumuş ve bitirmiş biri olarak bir sürü alıntı ile geldim yine.
Kitabı severek okuyunca işaretlediğim alıntıları da sizlerle paylaşayım dedim ve bence iyi ki de dedim.
Kadın Koruma kitabından bir sürü alıntı ile geldim. Bir aşağıdaki postta kitabın yorumu bulunuyor ama daha kolay ulaşmanız adına buraya da linki bırakıyorum.
Yorum için tıklayınız.
Kitabın hem aşk romanı hem de azıcık mafyavari olduğunu söylemeliyim. Normalde pek sevmem mafyalı kitapları ama bunu sevdim. Çünkü anlatım tarzı çok iyiydi.
Bu arada kitap serinin ilk kitabı ve devamı gelecek ama ne zaman gelir bilemiyorum umarım çok beklemeyiz.
Şimdi size bir sürü alıntı ile geliyorum. Ayrıca kitabı da size tavsiye ederim.
"Koruma şirketimiz beni gönderdi, beğenseniz de beğenmeseniz de ben koruyacağım sizi." dediğimde soğukça güldü.
"Seni kim koruyacak?" dediğinde başımın arkasına silahı dayadı iri adam. Mert Bey'e bakmaya başladım. Yüzünde sebepsiz bir gülümseme vardı. Gözlüğümü çıkarttım. Sanırım bu testti. Ben de şefin yüzünü kara çıkartmayacaktım. "Seni kim koruyacak, dedim." dedi bana bakarak.
"Kendimi değil, sizi korumaya geldim. Silahı size değil, bana doğrulttu." dediğimde gülümsemesi yayıldı yüzünde.
"Taner, bana doğrult silahı." der demez, silah ona doğru dönecekken adamın bileğine tekme atıp silahı düşürdüm. Elini kıvırıp arkasında birleştirince acıdan kıvranmaya başladı. Boyunu küçültme için dizlerinin iç kısmına vurdum, yere diz çöktü. Başımı kaldırıp Mert Bey'e baktım. Başını salladı olumlu anlamda.
"Hoş geldin, Nisan." dedi gülerek.
"Hoş buldum, efendim." dedim elimdeki adam hala bağırıyordu.
"Bırakabilirsin onu." dediğinde elini serbest bıraktım. Mert Bey'e baktım. O da bana gülerek bakıyordu. İşte ben buydum, Kadın Koruma...
*****
Artık hiçbir şey hissetmiyordum. Artık hissizleşmiştim. İçimdeki sesleri bir zindana kapatmıştım. Hiçbir şey duymak istemiyordum. Ali akamdan geldi. "Konuşana şaşırdım."
"Niye intikam almadık ha Ali, bize yaptıkları onca şeyden sonra neden intikam almadık?"
"Onlar gibi olmamak için Nisan." dedi gelip yanıma sarıldı. Evet, o yılan gibi olmak istemiyordum. Hiç kimseyi affetmek istemiyordum. Hayatımda artık onlara yer yoktu.
Odaya doğru gittiğimde koridorda kimse yoktu. Kapı aralıktı. Karayel ile Mert konuşuyorlardı. Karayel, Mert'e benden uzak durmasını söylüyordu. Bunu duyunca şaşırdım. Bunu duyunca şaşırdım.
"Sen kim oluyorsun?"
"Onun korumasıyım, ondan uzak dur, yoksa onun yapamadığını ben yaparım!" Bak sen!
"Artık bırakamam onu."
"Ben seviyorum onu." dedi birden Karayel. "Rahat bırak onu. Onun kalbini almak için elimden ne geliyorsa yapacağım."
"Etrafındakilerin seni sevmesi önemli değil, değil mi? Hep kendini düşünüyorsun. Burada seni merak etmişler mi, bir yer de düşüp bayıldın mı diye endişelenmişler mi, umurunda değil. Sadece senin acın var. Sadece senin hislerin var!" dediğinde ona baktım. Gözlerim doldu. Şaşırmıştım, bir şey de Nisan haydi, şu ağzını aç da bir şey de.
"Ne saçmalıyorsun?" dedim.
"Sen iyi biliyorsun benim ne saçmaladığımı, git Yeşim'le sevgili ol Karayel, dedikten sonra çatıya çıkıyorsun, niye Nisan?" dedi sinirle.
"Yalnız kalmak istedim." dedim tekrardan.
"Niye, iyi de niye?" Dilimin ucuna kadar geldi ama söyleyemedim.
"Git hayatını yaşa, dedim diye mi bu sinirin?" diye ben de bağırdım. "Ben ölüyorum." diye bağırdım.
*****
"Özür dilerim, çok özür dilerim," dedi.
"Niye?" dedim şaşkınca.
"Biraz sonra söyleyeceklerim için."
"Söyleme o zaman." dediğimde bana baktı.
"İnan ki, her şeyin bir sebebi var. Bunun da var. Mecburum." dedi sesi titredi. "Ben seni vurmayacağım ama seni sev..." Sustu oflayarak geri döndü. "Yüzüne bakarak söyleyemeyeceğim."
"Söyleme Karayel." dedim. "Söyleme ne olur?"
"Mecburum, niye mecbursun diye de sorma. Söyleyebilseydim zaten.." derin derin nefes aldı. Aynada görüyordum onu. Kalbine bir iki kez vurdu. "Seni sevmiyorum." dedi bir anda.
Gözlerimi kapattım. Başımı salladım. "Vursaydın daha iyiydi," dedim.
*****
"Kalbin çok acıyor, değil mi"
"Ne duymak istiyorsun?" dedim ona bakarak. Artık kalp diye bir şey kalmadı sayenizde. Artık acısa da yapabileceğim hiçbir şey yoktu.
"Duyacağımı duydum zaten, bir şey duymayı istemiyorum. Canının yanmasını da istemiyorum."
"İnsana en çok sevdiği zarar verir. Başkası umurunda olmaz."
"Nisan." dedi içtenlikle. "İnsan, sen bana daha çok zarar veriyorsun." dediğinde ona baktım.
"Sen beni seviyorsun Karayel Durmaz." dediğimde başını çevirdi.
"Sen kazandın." dediğimde kaşlarını çattı.
"O ne demek?" dedi, böyle sanki sarılacakmış gibi duruyordu. Gözünden bir damla yaş indi. Saklamaya çalışıyordu ama becerememişti.
"Niye ağlıyorsun?" dedim kısık sesle. Yanağından süzülüyor, sakalı ile buluşuyordu gözyaşları.
"Bilmiyorum." dedi, başını yere eğdi.
"Bana acıma. Sen kimsin ki ana acıyorsun!" diye sertçe ona baktım. Dolan gözlerim bana ihanet ediyordu. "Bundan sonra sevmek yok, bundan sonra yok sildin yok silmedin de yok. İnanmıyorum artık aşka da sevgiye de sana da. Benden uzak dur. yaklaşma yanıma. Seni de hayatımdan çıkarıp atıyorum. İster git intihar et, ister git kendini arabanın altına at, umurumda değilsin. Her şeyiniz yalan, sevdanız da aşkınız da arkadaşlığınız da, artık bu yalanlara inanmayacağım. Benim için yaptığınızı söylediniz ama siz kendiniz için yaptınız her şeyi. Şimdi çeksen vursan daha az canım yanardı." dedim giderken kolumu tuttu.
"Yapma, gitme." dedi kıpkırmızı gözlerle, sinirle çektim kolumu.
"Kalbimdeki aşkını biraz önce yıkadım, kefenledim, gömdüm."
Hiç yorum yok :
Yorum Gönder
Kitap ya da yazı hakkındaki görüşünüzü bizimle paylaşın