13 Mart 2021 Cumartesi

0 ALINTILAR // Aşkın Nur Karataş - Dayanılmaz (Araf Serisi #4)

Veee Araf Serisi'nin 4. ve son kitabı Dayanılmaz'ı da okudum. Bir alt postta yorumum var ve alıntılara başlamadan önce sizlere kitapların yorum linklerini de paylaşacağım. 

Yine çok severek okudum bu kitabı da ve yüzümde gülümsemeyle seriyi bitirdim. 

Çok güzel bir seriydi ve kitaptı. Kesinlikle yetişkin okurlara hitap ediyordu. 

Kitap, grubun bateristi Orlando'nun aşkı bulma yolunu ve ailesiyle ilişkilerine değinirken kendi iç dünyasını da anlatıyordu. Tabi bunun yanında arkadaşlıklar, grup ve turneler de vardı :D

Bu seriyi çok sevdim ve bu türü severlere tavsiye ederim. 

Araf Serisi

Şimdi sizlere seri sıralamasını da verdiğime göre alıntılara geçebilirim :)



"Yirmi bir yaşındayım. Bu yaşta bakire kalmak doğru değil, kimse kalmıyor.  Biriyle yatmaktan ve onun bunu anlamasından korkuyorum. Beni aşağılamasından ve eski kafalı olduğumu düşünmesinden. Bundan hoşlanmamasından, karşısında rezil olmaktan korkuyorum. Nereye dokunacağımı, ne yapacağımı bilememekten..." 

Bu sefer şaşırma sırası Orlando'daydı. Genç adamın ağzı açılmış gözleri irileşmişti. "Saçmalıyorsun. Bakire olduğun için utanamazsın. Tenine değecek olan adamın utanması lazım ufaklık. Senin kadar saf olmadığı için... kirli elleriyle dokunduğu bedeni kirlettiği için. Tapması gerekirken aldığı için..."



*****


Monica kinayeli bir şekilde lafa karıştı. "Orlando diğer çocuklardan farklıdır. Ava çıkmaz, avının ona gelmesini bekler. Ne demek istediğimi anlıyor musun?"

Adaline kafasını iki yana sallayınca Clementine kıkırdadı. "Yani demek istiyor ki eğer onu istiyorsan gelmesini bekleme, sen ona git."

"Daha ne yapabilirim ki? Ona evlenme teklif ettim, peşinden buraya geldim ve aramızdaki ilk düzgün öpüşmeyi bile ben başlattım."



*****


"Ne zaman kendimi mutlu ve özgür hissettim biliyor musun?"

Adaline sessiz kaldı Orlando'da soru sormamıştı zaten, kısa bir iç çekişin ardından kendi cevabını kendi verdi. "Birinin onayına ihtiyaç duymadan, dilediğimi yapmaya başladığım zaman..."

Adaline'a doğru birkaç adım attı. Genç kızın önünde duruyor onu inceliyordu. Adaline ise hala havluyu bedeninin ön kısmına tutunuyordu.

"... bu yüzden bana karışmandan hoşlanmıyorum. Her zaman dilediğimi yapacağım, sende öyle yap."



*****


"Neden deniz feneri?"

Orlando'nun sorusu Adaline'in beklediği bir soruydu, cevabı da hazırdı.

"Gemiler yollarını o fenerler sayesinde bulur. En karanlık, en soğuk, en fırtınalı veya en sisli gecelerde yaydıkları o küçücük ışık, gemilerin hayatını kurtarır. Orda kendimi güvende hissettim. Sen bu grubun deniz fenerisin onları karanlıkta mı bırakacaksın?"

Adaline'ın sorusu bir süre havada asılı kaldı. Orlando kafasını önüne eğmiş düşünüyordu genç kız ise içinden söylediklerini dikkate alması için dualar ediyordu.

"Peki ya deniz fenerleri de yorulmaz mı ufaklık? Işığı artık aydınlatmaz, amacını bile unutur... Dover'daki eski deniz feneri gibi. O sığındığımız fener yıllar önce ışığını kaybetmiş."

Adaline kararlı bakışlarını ondan bir saniye olsun kaçırmadı, çenesini yukarı kaldırmış gururlu bir tavırla ona bakarak konuştu. 

"Sadece onarılması gerekir. Dover'daki fenerin onarılmaya ihtiyacı yoktu çünkü onun bir amacı vardı. Sığınak olmak, bizim gibi insanlara..."

Verdiği çift cevaptan dolayı mutlu olan Adaline gülümsedi. Orlando gülümsemesine karşılık vermemişti ama bakışları oldukça derindi.

"Sence onarılmaya değer miyim? Yaptığım bu kadar kötülükten sonra Tanrı'nın beni Dünya'ya insanları cezalandırmak için gönderdiğini düşünüyorum. Kendi günahlarımda ve acımda boğulmakta benim cehennemim."



*****


"Ne istediğimi bende bilmiyorum. İnan bilmiyorum. Tek bildiğim seni kırmaktan deli gibi korktuğum."

"Sandığın kadar kırılgan değilim."

"Seni kırabilme gücümün olduğunun farkındayım ufaklık, bana numara yapmana gerek yok. Bunu gözlerinde görüyorum. Ben, sana baktığımda... bunun benim için kolay olduğunu mu sanıyorsun?"

Adaline kendi kendine güldü.

"Evet, Orlando. Ben, beni asla sevmeyecek birine aşık oldum. Söylemeye çalıştığın buysa eğer... Fakat bunun için seni suçlamıyorum, tüm olanlar için. Bir şekilde cinsel olarak yakınlaştık diye bana umut verdiğini falan düşünmedim. Hatta seni buna ben zorladım. Kendini suçlu hissetmene gerek yok. Kimse aşktan ölmez ve kimse ölene kadar aşık kalmaz, hele karşılık alamadığına birine...



*****


Orlando kızın saçından kurtulan bir bukleye belli belirsiz dokundu. 

Dünyayı ellerimin arasında tutuyorum. Senin gibi küçücük bir kızı neden tutamıyorum?"

Adaline söylediği şeyi anlayamamıştı adamın sıratına bakmayı sürdürdü en sonunda Orlando tekrar konuştu. 

"Hayatın boyunca bencil oldum. Bu bana başarı getirdi, ün getirdi, para ve kariyer getirdi. Fakat ailemi, maneviyatımı ve değerlerimi kaybettim. Anladım ki her bencillik bana bir şeyler kazandırırken, bir şeyler de kaybettiriyordu. Bu sefer bencillik yapmaya kararlıydım ama yine kaybettim. Seni kaybettim Della..."

Genç kızın nutku tutulmuştu ağzını açıp kapatıyordu ama ses çıkaramıyordu. Orlando ne söylemeye çalışıyordu? Anladığı şeyi mi?

"Bir kez daha bencillik yapıp seni alırsam, ne kaybederim?"



*****


"Biliyorum. Neyi istediğini... Bunu o deniz fenerinde seninle karşılaştığım andan beri biliyordum. Biliyor musun? Bana daha önce kimse öyle bakmadı."

Adaline ona hala 'Öyle...' bakıyordu. Daha başka bakması mümkün değildi ki.

"Orlando..."

"Şştt... Dinle beni." Duraksadı nefesi tekledi. 

"Bana iz çöktürecek tek kadın sensin Della. İşte ben bu akşam bunu fark ettim."

Adaline kulaklarına inanamıyordu. Orlando'nun o iki kelimeyi söylemesine gerek yoktu. Şimdi anlıyordu... şimdi anlıyor ve inanıyordu.

"Benden vazgeçtiğini söylemiştin? Şimdi söyle bana, ne düşünüyorsun?"

Genç kız, yüzünü adamın yüzüne yaklaştırdı. 

"Seni kavgamızın ortasında bağışladığımı fark ediyorum. Bu ne demek biliyor musun? Asla vazgeçmeyeceğim."

Orlando, Adaline'ın bedenini kendi bedenine yaslayıp dudaklarını öperken genç kız titriyordu. Orlando geri çekilip Adaline'a gülümsedi. 

"İşte şimdi deniz fenerinin bir amacı var."



*****


"Beni şaşırtıyorsun."

Orlando gülümseyen bir ifadeyle "Hangi açıdan?" diye sordu. 

"öylesine ilgili olman, peşimden bu kadar yol gelmen, bana hayal dahi edemeyeceğim tekliflerde bulunman..."

Orlando, ADaline'ı susturmak istercesine dudaklarını öptü. Genç kızın dudakları ağzının içinde erirken Adaline'ın inlemesi ile kendini geri çekti. 

"Seni istiyorum. Bana yaşadığımı hissettiriyorsun. Birinin beni senin sevdiğin gibi seveceğini hiç hayal etmedim ve şimdi o kadar gerçek, doğal ve mükemmelsin ki... Sen ellerimin arasından kayana kadar ne kaybettiğim hakkında en ufak bir fikrim yoktu ufaklık."



*****


"Keşke... Keşke, seni burada son gördüğüm halinle hatırlasaydım. Bazen uzaktan sevmek en güzelidir... ne yaralar ne acıtır ne de incitir."

Genç kız ayağa kalktığı anda Orlando kolunu kavrayarak onu durdurdu. Adaline ayaklarını yere basamadan Orlando'nun dizinin üzerine oturmuştu. Hızla ondan kurtulmaya çalıştı, çırpındı ama Orlando'nun tutuşu daha da sıkışlaştı. 

"Bırak beni!"

"Bırakamam... bırakırsam kaybederim."

Orlando'nun tutuşu gevşedi ve nihayet Adaline kucağından indi fakat dizleri ayağa kalkacak kadar güçlü değildi. 

"Bırakırsam gidersin, ben... Ben bunu yapamam. Gidemezsin Della. Bırakırsam bana lanet olsun! Seni tanıdığımda kalbimi buldum, şimdi kaybedemem."



*****


"Sevdiğin birini isteyerek nasıl kırabilirsin? Bu çok acımasızca..."

"Aşk sırasında o şekilde düşünmüyorum. Duyguların o kadar yoğun oluyor ki kendini bir kenara bırakıyor ve karşındaki kişiyi düşünüyorsun. Hayat ondan ibaret oluyor ve her şey ondan daha değerli oluyor. Bazen de tam tersi, duygular o kadar yoğun oluyor ki insan kaçmak istiyor, sadece kaçmak... Ben kaçan taraftım. Aptalca biliyorum ama aşk böyle aptal bir şey zaten.



*****


Jenn üzgün bir tonda "Della..." diye mırıldandı. 

"Hayır, Jenn. Bir kere daha deneyemem. Bunu yapamam. Beni tüketiyor. Ona bu kadar ihtiyacım olmasından, bu kadar çaresiz olmaktan, onu bu kadar sevmekten nefret ediyorum. Eğer şimdi kurtulmazsam her seferinde daha çok acı çekeceğim. 

"Orlando artık eskisi gibi değil."

Adaline bakışlarını kaçırdı.

"Yaptıkları daha fazla acıtıyor. Çünkü onu yaşadım, nasıl hissettirdiğini biliyorum. Onu sevmenin ne harika bir şey olduğunu biliyorum ve beni kırdığında ne kadar üzüldüğümü de biliyorum."



*****


"Sen benim deniz fenerimsin."

Adaline, Orlando'nun gözlerine bakarak konuştu. 

"Ama sen bir gemi değilsin..."

Orlando, genç kızın gözlerinde öfkeden ve acıdan başka bir şey görüyor olmaktan mutluydu. Hafif bir alay, çokça sevgi ve biraz kırgınlık... 

"Öyle mi? Hala deniz feneri miyim yoksa?"

Adaline kafasını iki yana sallarken Orlando'nun sakallarına dokunuyordu. 

"Seni denize benzetiyorum. Beni sahiplenecek kadar derin, sarıp sarmalayacak kadar yumuşak, aynı zamanda boğacak kadar güçlü."

Orlando bu söylediklerine sevinse mi yoksa üzülse mi bilemiyordu. Adaline'ın parmakları çatılan kaşlarında gezinirken rahatladı ve genç kız sözlerine devam etti. 

"Kendimi öylece bırakmaktan korkuyorum. Sanki sana muhtaçmışım gibi tek istediğim dalgalarına karışmak. Sonunda boğulacağımı bilsemde buna engel olamıyorum."

Orlando genç kızın dudaklarını yumuşakça öptü. 

"Boğulacağın tek bir yer var Della. O da aşkım."




 

Hiç yorum yok :

Yorum Gönder

Kitap ya da yazı hakkındaki görüşünüzü bizimle paylaşın