6 Mart 2021 Cumartesi

0 ALINTILAR // Aşkın Nur Karataş - Yalancı (Araf Serisi #2)

Bu seriden size bol bol alıntı paylaşacak gibi görünüyorum. Çünkü post it yapıştırdığım yerler es geçemeyeceğim kadar güzel yerler. Ben de sizlerle paylaşıp okumayanları meraklandırmak okuyanlarında hasretini gidermek istiyorum. 

Yalancı kitabı Araf Serisi'nin 2. kitabı. Gruptan yaramaz ve kızıl saç tutkunu olan Jon Jones yani namı diyar JJ'in hikayesini anlatıyor. 

Cidden etkileyici bir hikayesi vardı. Ben çok sevdim size de tavsiye ederim okuyun. Ama kitabı erotik aşk romanı olduğunu da dile getirmeliyim. 

Kitabın seri sıralamasını da verip size alıntılarla baş başa bırakacağım :) 

 

Sıralamayı da verdiğime göre alıntılara geçebilirim :) 


 "İçimde bir his var Jon..." Genç adam şüpheyle kadının yüzüne baktı Clementine onun araya girmesine izin vermeden konuşmasına devam etti. 

"Sanki sana istediğin şeyi verirsem bu tatlı oyun bitecekmiş gibi..." Jon kaşlarını çattı ama yüzünde hala sevimli Jon Jones ifadesini taşıyordu. 

"Ne yani benimle yatarsan senin peşinden koşmayacağımı mı düşünüyorsun?" Clementine başını sallayarak genç adamı onayladı. Kendine bir alan yaratmak adına biraz geriledi ama hala birbirlerine fazlaca yakın ve göz göze duruyorlardı.

"Senin hakkında bazı şeyler okudum. Şu tek gecelik kadınlar." Genç adam başını sallayarak onayladı.

"Haklısın kadınlarla tek geceden fazlası olmuyor tek sefer tatminim için yeterli. Yani sanki aradığım bir şey var be ben onu bulamıyormuşum gibi hissediyorum. Aradığımı bulamayınca da..."

Clementine genç adamın sözünü kesti. "adını başından atıyorsun."



*****


"Bu öpücük ne içindi?" Jon, Clementine'a doğru döndü gözlerinde pırıltılar oluşmuştu genç kadın onun gözlerinin içindeki o saf, katıksız neşeden hoşlanıyordu ama içten içe de o neşenin bir maske olduğunu düşünüyordu. Tıpkı palyaçoların gülen suratlarının ardında sakladığı derin hüzünler gibi. Clementine biliyordu ki o neşeli insanlar daima en büyük acıları yaşamış insanlardı. 

"Suratındaki o şaşkın ifadeyi görmek içindi," dedikten sonra göz kırpıp devam etti. "Seni her öptüğümde suratında sevimli bir ifade oluşuyor. Gözlerin berraklaşıyor, yanakların kızarıyor ve dudakların aralık kalıyor." Clementine bu tepkileri verdiğini bile bilmiyordu bakışlarını genç adamdan kaçırdı Clementine'ı bu kadar iyi okuyor olması iyi değildi. 

"Yani?" Genç kadın umursamaz görünmeye çalışıyordu. Araç çalışmış Miama'nin şehir merkezine doğru ilerlemeye başlamıştı. Yükselen binalarda yanan ışıklar cezbedici ve zengindi. 

"Sadece hoşuma gidiyor. Bu farklı... Genelde kadınları öpmem."



*****


Clementine "Sana ulaşmaya çalışıyorum," derken ona bakmıyordu. Jon'un ensesine vuran nefesi Clementine'ın tüm duyularını aynı anda hitap ediyor teninde yaşanan ani elektriklenme Jon'un dokunuşundan, nefesinden ve varlığından kaynaklanıyordu. 

"Yolunu kaybetmiş bir adama ulaşmaya çalışıyorsun..." Jon'un sesi çaresizliğe bürünmüştü. İnsn zaman zaman kendini böyle hissederdi, genç kadında kendini çaresiz hissediyordu. Bu bir zayıflık değildi bu mecburiyetti ama bu mecburiyet zincirini kırmak insanın elindeydi. Jon'a doğru dönerek adamın yüzünü ellerinin arasında aldı ve başını kaldırdı. Sakalları avuç içlerini gıdıklıyordu. 

"Zaman zaman yolunu kaybetmiyorsan doğru yaşamıyorsun demektir." Jon'un bakışlarındaki fark edilir yumuşamayı görerek gülümsedi. 

"Belki doğru yolu bulmana yardım edemem Jon ama yanlış yola sapmanı önleyebilirim." Clementine gerçekten dürüsttü. Jon'un yanındayken orada bulunma amacından bile soyutlanıyordu. Oysa yarına kadar işini kaybetme tehlikesiyle karşı karşıyaydı işini kaybetse bile Jon'a bir zarar gelmesine izin vermezdi. 

"Peki ya sürekli yanlış yola sapma alışkanlığım varsa? Beni bırakıp kendi yoluna gitmek istemez misin?" Genç kadın ona gerçekten güven veren bir ifadeyle bakarak gülümsedi ve kafasını iki yana salladı. 

"Gerçekten gitmemi istediğin zaman giderim ama seni asla arkada bırakmam." 



*****


Clementine uzanarak adamın yastığa dağılan saçlarına dokundu ve Jon gözlerini açmadan gülümsedi. 

"Uyanık mısın sen?"

Adam hala gözlerini açmamıştı ve başını salladı. "Hı-hı en başından beri..." Güldü ve gamzeleri biraz daha oyuldu. 

"Kollarımdan kurtulmaya çalışman ve sonra pes edip hayran hayran beni incelemen sevimliydi." Bunu söylerken gözlerini açtı. 

"Bil diye söylüyorum, seni hayran hayran incelemiyordum. Kıçını kaldırmak istemem."

Jon genç kadını omuzlarından tutarak üstüne çekti. "Bil diye söylüyordum kıçımdan başka yerleri kaldırıyorsun."


*****


"Beni yıkıyorsun Jon. Bu beni korkutuyor. Daha önce bir adamın beni yıkabileceğini düşünmemiştim. Yani bu imkansız gibiydi... Güçlü, ayaklarını yere sağlam basan, başarılı bir kadın olmak istemiştim ve sen karşıma çıkana kadar da öyleydim." Tekrar gülerken adamın yanağına uzandı. Teni sıcacıktı. "Sonra... Seni buldum. Gereksiz bir özgüvenin, kocaman bir egon, devasa bir libidon, insanı sinir eden ama içten içe sevimli sözlerin, harika bir gülümsemen, orman yeşili gözlerin vardı. Bak Jon Jones... Aşkımı falan itiraf etmiyorum tamam mı? Bunu yapamam."

Gözlerini Jon'un öylece yatan bedeninden uzaklaştırıp hastane odasını taradı. "Yani uygun ortam, uygun şartlan falan yok. Ayrıca sen aşık olunamayacak kadar yaramaz bir adamsın. Ben ise yaramazlık yapmayı, destek tekerlekleri olmadan bisiklet sürmeye başladığımda bıraktım. Ayrıca başa şeylerde var. Tüm bu olanların böyle başlamasını istemezdim. Bazen düşünüyorum da keşke gerçekten  bara çılgın bir gece için gelmiş olsaydım. Çok içtiğim için dağıtsam ve o saçma piste çıkarak striptiz yapsaydım. Seni yine o acil çıkış kapısında o tütünü tüttürürken görseydim ve sen bana ot içirseydin." Kıkırdadı göz yaşları görüşünü kısıtlamıştı. "Belki öyle olsaydı. Şu an burada ne diyeceğim diye kıvranmak yerine hazır senin hiçbir şeyi duymuyor olmandan istifade ederek kulağına eğilir, seni seviyorum Jon Jones. Sana deli gibi aşık oldum. Ben aptalın tekiyim ama aşkta aptallık değil mi zaten derdim."






 

Hiç yorum yok :

Yorum Gönder

Kitap ya da yazı hakkındaki görüşünüzü bizimle paylaşın