2 Ocak 2024 Salı

0 ALINTILAR // Stephanie Laurens - Çapkın Centilmen (Cynster #2)


Kitabın yorumu için tıklayınız!







Vane çapkın gülüşüne engel olamadı. Ne de dudaklarının son bir kez onunkilere sürtmesine. 

"Ne yapıyorsun?" diye fısıldadı Patience, Vane başını onunkine doğru eğince. Bu kadar yakın mesafeden bile güldüğünü görebiliyordu. 

"Buna öpüşüp barışmak denir." Gülüşü büyüdü. "Aşıklar bozuştuktan sonra böyle yapar."

"Biz aşık değiliz," dedi Patience, kalbi bir mengeneye sıkılmış gibi hissederek. 

"Henüz."

"Asla olmayacağız." Başı dönmüş olabilirdi ama bundan emindi.

"Kaderinle bahse girme," dedi.


*****


Patience Debbington onun için çok önemliydi; bu kadını yalnızca bir kez değil, tüm yaşamı için istiyordu


*****


"Patience annesinin sevdiği ama onu sevmeyen, aşkını önemsemeyen bir adamla evlenerek ıstırap dolu bir hayat sürmesini izledi."

Vane kaşlarını çatıp gözlerini yere indirdi. Odanın içinde volta atmaya devam ediyordu. 

Minnie gözlerini büyütüp kaşlarını kaldırdı. "Patience'ın fikrini değiştirmek istiyorsan, sana olan aşkının güvende olduğuna onu ikna etmelisin. Aşkının değerini bileceğine, onu sırtında bir yük gibi görmeyeceğine onu inandırmalısın."  Vane'in gözlerine baktı. "Aşkı konusunda sana güvenebilmesi gerekiyor."

Vane sert sert ona baktı. "Aşkı konusunda bana güvenmemesi için hiçbir neden yok. Babası gibi davranmayacağım."

"Bunu ben biliyorum, sen biliyorsun. Fakat Patience nereden bilsin?"

Vane daha hızlı yürümeye başladı. 

Bir dakika sonra Minnie omuzlarını silkip ellerini kucağında kenetledi. "Güven, acayip bir şey. Güvenmemek için nedenleri olan insanlar çok ihtiyatlı, sakıngan olabilirler. Onları güven duymaları için cesaretlendirmenin en iyi yolu, aynı güveni onlara vermektir." 

Vane'in haşin bakışları hiç güven verici değildi. Minnie yine kaşlarını kaldırdı. "Ona güvenirsen, o da sana güvenir. Bu işi ancak böyle halledebilirsin."

Vane hiddetle ona baktı; isyankar bir şekilde.

Minnie'nin bakışlarındaysa kesinlik, kararlılık vardı. "Karın olmasını istiyorsan, sana güvenmesini istediğin şekilde ona güven duymalısın. Bunu yapabileceğine inanıyor musun?"



*****


"Bir şey mi konuşmak istiyorsun?" Derin bir nefes çekip dönen başını dengede tutmaya gayret etti. 

"Sen. Ben." Vane'in yüzü sertleşti. "Biz."

Son bir gayretle Patience kaşlarını kaldırdı. "Ne olmuş bize?"

Vane'in çenesindeki bir kas oynadı, belli etmemeye çalışarak yumruğunu sıktı. "Ben," dedi "sabrımın sonuna geldim."

Ona doğru bir adım attı, Patience geri çekildi.

"Colby gibilerin seni hedef haline getirdiği hiçbir durumu onaylamıyorum - bu durumlar ister benim hareketlerimden ister başka şeyden kaynaklansın, fark etmez." Dudakları ince bir çizgi halini almıştı; Patience'a doğru ilerledi. "Adının herhangi bir şekilde lekelendiği hiçbir senaryoya göz yumamam ve yummayacağım - bu, benden kaynaklanıyor olsa bile."

Ona doğru yürümeye devam ettikçe Patience da geriye gidiyordu, ama gözlerini onunkilerden almaya cesaret edemedi. "Öyleyse, burada ne yapıyorsun?"

Patience hipnotize olmuş gibiydi; az sonra üstüne atılacağını biliyordu. Van bunu teyit edercesine gözlerini kısıp gömleğini kuşağının dışına çıkardı. Gözlerini ondan ayırmadan düğmelerini açmaya başladı, hala yürüyor, hala onu geri çekilmeye zorluyordu. Yatağa doğru. 

"Buradayım," dedi boğuk sesle, "çünkü başka bir yerde olmak için bir neden göremiyorum. Sen benimsin, bundan böyle benimle uyuyacaksın. Şu anda bu odada kaldığına göre, ben de burada kalacağım. Şayet benim yatağım henüz senin değilse, o zaman seninki benim olmak zorunda."


*****


"Hep övündüğüm efsanevi kontrolüm, senin içine girdiğim anda buharlaşıp yok oluyor."

Neyin onu harekete geçirdiğini Patience hiç bilmiyordu. Vane'in dudakları öyle yakındı ki... Alt dudağını ısırarak, "Kendini bırakmanı söylemiştim," dedi.

Vane içini çekti ve alnını, alnına dayadı. "O değil." Bir dakika sonra devam etti. "Senin içinde kontrolümü kaybetmekten hoşlanmıyorum. Kendimi kaybetmek gibi bir şey."

Patience aralarındaki tansiyonun giderek arttığını hissetti. 

"Kendim sana vermek gibi bir şey bu - o zaman tamamen sana bağlı olurum."

Bu alçak ve boğuk sesle söylenen sözler Patience'ı alt üst etti, gözlerini kapatıp hızla soludu. "Ve bundan hoşlanmıyorsun."

"Hoşlanmıyorum, ama yapmak için can atıyorum. Onaylamıyorum, ama özlemini duyuyorum." Dudakları onunkilere değdi. "Anlıyor musun? Başka seçeneğim yok."

Derin bir soluk aldı, Patience sert göğsünün şiştiğini hissetti.

"Seni seviyorum."

Patience titredi, gözleri sımsıkı kapalı bir anda tüm dünyasının değiştiğini duyumsadı.

"Senin içinde kendimi kaybetmek - kalbimi ve ruhumu sana vermek, sana bağlanmak - bunun bir parçası."

Dudakları tarifi imkansız bir yumuşaklıkta onunkilere sürtündü. 

"Sana güvenmek bunun bir parçası. Seni sevdiğimi söylemek de öyle."




 

 

 

 

Hiç yorum yok :

Yorum Gönder

Kitap ya da yazı hakkındaki görüşünüzü bizimle paylaşın