6 Ocak 2024 Cumartesi

0 ALINTILAR // Giana Darling - Kahramanlar Düştüğünde (Anti-Heroes in Love #1)


Kitabın yorumu için tıklayınız!







"Bütünü, sadece bir parça ile yargılıyorsun. Kötü bir adamın kötü şeyler yapması, ait olduğu toplumdaki her erkeğin aynı şekilde yapacağı anlamına gelmez," diye karşı çıktı. 

Şarabımı bitirdim, güzel bağbozumunu bu kadar çabuk bitirdiğime şaşırdım. 

"Kötü bir adam olmadığını mı söylüyorsun, capo?" diye tatlı tatlı sordum. 

Masanın üzerindeki o büyük pençelerinden birini ters çevirdi, yumruğunu sıkıp bırakarak bana elindeki gücü gösterdi.  "Si, bu eller şiddet ve intikam gördüler, Elena. Fakat bu aynı zamanda bir çocuğu rahatlatmayacakları, bir sevgiliye zevk veremeyecekleri veya bir masumu koruyamayacakları anlamına mı geliyor?"

Alaycı bir şekilde, "Bir masumu koruduğunu hayal edemiyorsam, affedersin," dedim. 

Dante'nin savunmasız ifadesi anında kayboldu ve kalın kaşlarını çattı. "Beni tanımadan yargılayan bir kadın için oldukça iddialı ve ulaşılmaz davranıyorsun, özellikle de ben bu kadını tanımaya çalışırken."


*****


"Dante?" Beau sordu, keskin emrine bakmak için omzuma yaslanarak. 

"Mmm," diye kabul ettim, sanki onu yazan adamın sırlarını açığa çıkaracakmış gibi karta baktım.

"Senden hoşlanıyor," diye karar verdi Beau.

Alaycı bir bakış attım ama kafamı karıştırdığını inkar edemezdim. "En fazla, onun ilgisini çektiğimi söyleyebilirim. Bir avcının diğerinin ilgisini çekmesi gibi."

Beau söylediğimi bir an düşündü. "Sanki sana denk biriyle tanışmışsın gibi."


*****


"Prensesleri sevmiyorum."

"Tamam," diye kabul ettim. "Ben de onlardan ek hoşlanmıyorum."

Bana şüpheyle aktı. "Külkedisini bile sevmiyorum."

Burnumu kırıştırdım. "Özellikle ondan hoşlanmıyorum."

"Nasıl olur?" diye ısrar etti. 

İyi bir cevabı hak ettiği için dikkatlice düşündüm. "Prenseslerin her zaman kurtarılmaya ihtiyacı vardır ve ben her zaman kendimi kurtaran türden bir kadın olmak istemişimdir. Belki de bu sefer hikayenin sonunda yakışıklı prensini kurtaran kişi bile olabilirim."



*****


"Ben senin avukatınım, Dante. Daha fazlası değil."

"Seninle tanıştığım andan itibaren bundan dala fazlası oldun," diye karşılık verdi, ileri doğru adım atarak oda boyunca beni adım adım takip etti. "Sen benim en iyi arkadaşımın kız kardeşiydin, onun dünyada en çok hayran olduğu kadındın. Nasıl ilgimi çekmezdin ki? Sonra beni hastane odasında gördün ve onu korumak için orada benimle savaşacağını düşündüm. Ama o küçük yumruğunla gömleğimin yakasından tutarak beni duvara dayayıp eğer Cosima'yı incitirsem beni öldüreceğini söyleyerek tehdit ettiğinde senin özel biri olduğunu anlamıştım. Gerçek bir lottatrice, bir kadın gladyatör."

Artık ikimiz de odanın karşısında girişten uzak, kitapların olduğu duvardaydık. Bir adım daha geri gittim ve sırtım raflara çarptı. Bir sonraki nefeste Dante üzerimdeydi, bedeni benimkinden dikkatli bir şekilde birkaç santim uzaktaydı ama eli, her zaman odluğu gibi, boğazımı buldu ve avuçladı, başparmağıyla neredeyse yatıştırıcı bir şekilde nabzımı okşuyordu. 

Gözleri gördüğüm tek şey olana kadar yaklaştı. "Benim gibi bir adam senin gibi bir kadına nasıl karşı koyabilir?"

"Daha fazla dene," diye önerdim.


*****


Marco uyluğuna bir şaplak atarak protesto etti. "Az önce söylemedim mi? Bütün kadınlar vampirleri sever. Bu gerçek bir şey."

Frankie, Chen'in şifonyerin üstündeki duvara montaj yaparken çıkardığı sesin üzerine kuru bir sesle, "Kadınların dilinden anlıyorsun, Co," dedi. 

"Kahretsin, doğru," diye onayladı Marco arsız bir sırıtışla.

Ben de sırıtmadan edemedim. 

"Seksiler," diye itiraf ettim hafifçe omuz silkerek.

"Seksi olan şey kan, değil mi?"

Bu sefer kahkahalar karnımda koparken nefesimi tutmak zorunda kaldım. "Hayır Marco, kan değil. Seksi olan şey... bilmiyorum. Tutku, sahiplenme, hayvani dürtüler."

"Not edildi," dedi Dante kapı eşiğinden.

Yüzündeki ifade saf bir açlıktı, gözlerindeki karanlık içinde boğulacak kadar genişti.

Güçlükle yutkundum.


*****


"Sen ateşsin, ben ise tamamen buzum," diye karşı çıktım çünkü bizimle ilgili hiçbir şey mantıklı değildi ve unu hatırlaması gerekiyordu.

Tamamen bana uygun bir adam olan Daniel'la bile işleri yürütemediysem, Dante ve benim aramda hiçbir şey bir anlam ifade edemezdi.  

"Si," diye kabul etti huysuzca. "İşte bu yüzden sonunda seni eritecek kişinin ben olduğumu biliyorum."

"Burada kalarak zaten kariyerimi riske atıyorum." Birinin hedefi vurmasını umarak körü körüne el bombaları atıyordum.

Tamamen sakindi, gözleri benimkilere  kadar odaklanmıştı ki konuşmadan önce gözlerinden ne söyleyeceğini nerdeyse okuyabiliyordum. "Öyleyse, bunu riske derece bir şeye dönüştür."

"Ben kumar oynamam."

"Hayır ama ben oynarım ve nadiren kaybederim." Burnunun ucuyla kulağımın yanında gezdirdi ve dudaklarını elmacıkkemiğimin keskin kenarına değdirdi. "İzin ver sana tutkuyu göstereyim, Elena. İzin ver sana yeniden aşık olmayı öğreteyim."

*****


Birbirimize doğru yaklaştıkça daha hızlı ilerlerken yüzüne yayılan gülümseme gözlerimi kamaştırdı. 

Sonra tam karşımdaydı. 

Elena Lombardi.

Ve düşünebildiğim tek şey benim olmasıydı.

Kollarımı açınca doğruca arasına girdi, omzumu zedelemeyip ellerini nazikçe boynuma dolayabilmek için çantasını yere attı.  

"Senden önceki hayatıma geri dönmeyeceğim," diye mırıldandı göğsüme sarılırken. "Beni burada, senden başka hiçbir şeyin anlam ifade etmediği bu arafta bırakma."

"Kalbim seninle o kadar dolu ki, hayır diyemeyeceğim," diye kabul ettim huysuzca, yüzünü görebilmek in saçını tutup başını geriye çektim. 

Gözleri yumuşak, sıcak ve parlayan gri kadife rengindeydi. Onlara baktığımda, benim onun için yaptığım gibi tüm hayatını benim uğruma riske atmak istediğini bilirken kendimi hiç daha güçlü hissetmemiştim.

"Ti amo," dedi bana sanki kelimeleri söylemeden içinde kalmasına dayanamıyormuş gibi. "Seni seviyorum ve seninle geliyorum."




 

 

 

 

Hiç yorum yok :

Yorum Gönder

Kitap ya da yazı hakkındaki görüşünüzü bizimle paylaşın