Uzun zamandır elimde olan ve sonunda okuduğum bir kitabın yorumuyla karşınızdayım. Açıkçası şu sıralar baya okuyabiliyorum ama ne yazık ki hepsi de çok severek okuduğum kitaplar diyemiyorum.
Bu kitap içinde aynısını diyebilirim. Güzeldi ama bence eksikleri vardı... güzeldi ama akmıyordu... güzeldi ama detaylarda boğuyordu... diye uzar gider şikayetlerim ama bunlarla ilgili fikirlerimi daha açıkça belirteceğim.
Seri değil, tek bir kitap ve mutlu sonla biten bir kitap. Kısacık bir hikayesi var uzun değil o yüzden göz korkutmasın. Bunun yanı sıra film olsa çok güzel izlenir ama aynı şeyi kitap haliyle tercih meselesi...
Böyle bakınca aslında kitabı hiç sevmemişim gibi göründü gözüme ama kitabı sevdim sadece çok sevdim diyemem, okuyup geçtim ve beklentim çok yükseltmediğim için de okurken çok aşırı seveceğimi düşünerek okumadım. Benim nazarım ortalama olduğu yönünde...
Kitabın kısaca konusuna değinmek gerekirse; otuzlarının sonunda olan ve iki küçük çocuğu olan Nora, eşinden ayrıldıktan sonra ve eski eşi Ben, onu terk ettikten sonra hissettiklerini ve yaşadığı rahatlamayı bir senaryo haline getirir. Çok beğenilen senaryo filmleştirilir ve bu yüzden kendi yaşadığı bölgede çekim yapmaya gelen sinema ekibi ve baş rol oyuncularının işlerinin bitmesini beklerken filmin baş rol oyuncusu Leo ile arasında bir arkadaşlık başlar. Hatta Leo, Nora'nın hayatını direk istila etti de denebilir çünkü izinsizce sızdı Nora ve çocukların hayatına. Yemekleri beraber yemeğe, sabahları gün doğumunu beraber izlemeye başladı... sonra çocukların hayatlarına dahil olmaya başladı derken Nora ve ailesinin hayatına usulca sızdı. Çekimler bittikten sonra bütün ekip gider ama bir süre sonra Leo, kimseye haber vermeden geri döner ve Nora ansızın sabah gün doğumunu izlemek için çıktığında Leo'yu verandasında görünce şaşırır ama genç adamı da kovmaz. Çünkü Leo, çekimlerin yapıldığı çay evinde geceliği bin dolara kalmayı teklif eder. Amacı bir süre kendi hayatından uzaklaşıp normal bir hayat yaşamaktır. Bunu hem çocukları hem de geçim sıkıntısını rahatlatmak için kabul eden Nora, Leo'yu kabul eder. Bir haftalığına kalmaya karar veren Leo, hem Nora hem de çocuklarla daha çok vakit geçirirken çocukların baba hissi eksikliğini de farkına varmadan doldurmaktadır. Kırk yaşında olan Leo, hem kendi ailesinin sıcaklığını burada hissetmektedir hem de kendi ailene sahip olmanın nasıl olacağını tadarken yavaş yavaş Nora'ya da aşık olmaya başlamaktadır. Bu yaşına kadar aşık olmamış olup Nora'nın doğallığı, anneliği ve sade yaşamı ve her şeyden önemlisi de kendinin ününe karşılık ilgisiz olması çok daha ilgisini çeker ve bu da genç adamı daha fazla Nora'ya bağlamaktadır. Bunların yanında Nora ise, Leo'dan etkilenmekte olduğunun farkında ve boşandığı kocası Ben ile olan ilişkisinden daha farklı bir ilişkileri olması, onun yanında olmaktan daha fazla mutlu olabiliyor olması kadını daha fazla Leo'ya bağlamaktadır. Üstelik Ben'in çocuklara karşı ilgisizliğine karşılık Leo'nun her anıyla ilgili olması ise... Nora'nın adama aşık olmasına da sebep olmaktadır. Çünkü kocasının yapmadığı her şeyi, bütün o ilgiyi Leo doğaçlama vermektedir. Bütün bunların yanına Leo, üç hafta daha kalmaya karar verdiğinde herkes çok mutludur ve Leo ve Nora açık bir şekilde ilişki yaşamaya başlamıştır. Ancak Leo'ya ret edemeyeceği bir film teklifi gelir ve bunun seçmelerine katılmak için gitmeden önce geri döneceğine söz verir ancak bir süre mesajlaşma ve görüşmeden sonra ne arayıp ne de sorar. Bu durum hem Nora'yı hem de çocukları etkiler. Şimdi Nora, Ben'den sonra nasıl ayağa kalktıysa bundan da kalkacaktır. Ama arka planda Leo'yla ilgili bilmediği şeyler vardır. Bütün bunların yanında ise... Senaryosu Oscar'a aday olunca ve Leo ile yeniden karşılaşacak olması işleri daha da tuhaflaştırır.
Öncelikle şunu söylemek istiyorum ki kitabın en sevdiğim kısmı, küçük kasaba hikayesi olması. Çünkü küçük kasaba hikayeleri severim.
Bunun yanı sıra karakterlerin yetişkin... yani Nora 30'ların sonunda Leo'da 40'lı yaşlarda olmasını kastediyorum... çok hoşuma gitti. Ergen tripleri, gereksiz kıskançlıklar, saçma entrikalar olmaması çok güzeldi. Aha bir entrika başlıyor dediğim noktada aslında entrika olmadığı anında ortaya çıkıyordu. Yani şunu demek istiyorum Leo ve baş rol oyuncusu Naomi ile ilgili ilişki dedikodularına ilk yalanlayan mesela Naomi'ydi. Bunu direk yok öyle bir şey diyerek kestirip atabiliyordu bu da entrikalara yer vermediği için çok hoşuma gitti.
Nora'nın çocukları için yaptıkları, onlar için çabalaması çok güzeldi. Bunun yanı sıra çocukları hiçbir şeyi kaçırmasın diye çabalaması da öyle. Bir anneyi okumak çok güzeldi.
Bir senaryo yazarının neler yaşadığını, nasıl çalıştığını, hayal gücünü, planlarını okumak da çok güzel bir değişiklikti.
Leo ise... annesinin kaybından sonra yaşadıkları hatta annesinin hastalığı sürecinde yanında olamaması... işi her şeye engel olmasının baskısını çok güzel anlatılmıştı. Leo zaten tam da böyle aşık olunası bir karakterdi.
Çocuklar çok tatlıydı. Bıcır bıcırlardı ve hep yanaklarını sıkıp, yaa yerim sizi modunda okudum o mutlu aile tablolarını.
Arthur'un... Nora'nın küçük oğlunun annesini koruma iç güdüsü çok güzeldi. Evet bir hata yaptı ama kızmaya da kızılamaz ki sonuçta babası Ben gittiğinde neler yaşadıklarını görüp, annesinin çabasına tanık olduktan sonra Leo için de benzer acıları çekmesin diye çabalaması çok tatlıydı. Zaten Leo ile Arthur'un iletişimi de çok tatlıydı.
Leo ve Nora'nın ilişkisi çok iyiydi, iletişimleri, konuşmaları, diyalogları çok güzeldi. Cidden iki yetişkinin iletişimi böyle olmalı, böyle ilişki kitapları okumak paha biçilemez dedim.
Bütün bu sevdiğim detayların yanında da... bazı kısımlar çok depresifti. Yani Nora'nın Ben ile olan geçmişine, yaşadıklarına ve kendi kafasındaki olaylara geçiş kısımları çok sıktı... neden bilmiyorum normalde geçmişi ve tereddütleri okumayı severim ama bu kitapta nedense sıktı.
Bir de neden bilmiyorum ama kitap akmıyordu, değişik bir şekilde gitmiyordu. Sanki okuyorum okuyorum aynı sayfalarda kalıyor gibiydim. Kalın bir kitap değil, normalde belki de bir günde bitirebileceğim bir kitaptı ama resmen iki gün elimde süründü.
Çok eleştirmeyeceğim kitabı çünkü sevdim de sevmedim de çok ortalardayım. Bu yüzden aldıysanız okuyun ama beklentinizi çok yükseltmeyin. Almadıysanız da mutlaka güvendiğiniz blogger yorumlarına dikkat edin derim.
Kitaba dair puanım 5 üzerinden 3 veriyorum. 🌟🌟🌟
Hiç yorum yok :
Yorum Gönder
Kitap ya da yazı hakkındaki görüşünüzü bizimle paylaşın