Kitabın yorumu için tıklayınız!
"Sen karşılıksız olduğunu düşündüğün birbirine aşıksın yani öyle mi Demir?"
Sustu.
Sustum.
Bakmaya devam etti.
Bakmaya devam ettim.
Gözlerini kaçırmadan "Evet," dediğinde yüreğimde bir deprem oldu. Kalbimi ayakta tutan aşk sütunlarının çatlamaya başladığını hissettim. Kalbimin içinde kıyamet koparken o derin bir nefes alarak konuşmasına devam etti. "Ona karşı öyle derin bir sevgim var ki Bade, yüreğimin derinliklerinde bu aşkın acısını hissediyorum."
Sesimi düz tutmaya çalışarak "Ona söyledin mi peki?"
Kendini geri çekip ellerini masanın üstüne birleştirip başını eklemlerinin üstüne sabitledi. "Hayır."
Ben de sandalyeme yaslanırken gözlerimi bir an olsun gözlerinden ayırmadım. "Bence söylemelisin. O da sana karşı boş değildir belki."
İstifine bozmadı. "Bunu bilmiyorum. Yakında söylemeyi düşünüyorum emin ol bu durumdan ben de memnun değilim."
*****
Demir kulağıma "Şimdi sana bir şey söyleyeceğim ama bayılmak yok" diye fısıldadığında sesindeki tınıdan omuzunu sıktım. "Ne diyeceksin?"
Yüzüne doğru döndüğümde nefesi yüzümü gıdıkladı.
"Bu hayatta başıma gelen büyük bir felaketi söyleyeceğim sana."
Kollarının arasında rahatsızca kıpırdandım. "Ne felaketi?"
Demir o çok sevdiğim yan gülüşünü armağan etti bana. "Benim en büyük felaketim..." gözlerini gözlerime kilitleyerek derin bir nefes aldı. "Benim en büyük felaketim sana aşık olmak."
*****
"Bade sana öyle hasretim ki fotoğrafına her baktığımda Allah çarpsın kokun burnuma geliyordu kızım. Şimdi senden istediğim bana öyle bir sarıl ki rüzgar bile aramıza girmesin," dediğinde gözümden bir damla yaş düştü.
Dayanamadım.
Kollarımı boynuna dolayarak onun istediğini yaptım.
Aramıza rüzgar bile girmesin diye öyle sıkı sarıldım ki ona, yüzümü boynuna gömdüm sırf yel girmesin diye. Bu nasıl bir kokuydu Allah'ım. Bu boyun nasıl bir mabet, bu nasıl bir yenilgiydi.
Benim en güzel yenilgim.
Hiç yorum yok :
Yorum Gönder
Kitap ya da yazı hakkındaki görüşünüzü bizimle paylaşın