15 Temmuz 2024 Pazartesi

0 ALINTILAR // Emma Scott - Her Şeyiyle (Full Tilt #2)




Kitabın yorumu için tıklayınız!






"Senden... istediğim iyilik... hatırlıyor musun?"

Sandalyede öne doğru eğildim. "Söylemen yeterli."

"Kacey..."

Sesim boğazımda takılıp kalmıştı. Öksürerek serbest bıraktım. "Ne olmuş ona?"

"Onu seviyorsun."

Kelimeler zayıf ve yumuşaktı fakat yine de her biri göğsüme bir çekiç gibi inmişti. Konuşamıyordum, hareket edemiyordum, gözümü bile kırpamıyordum. Ateşler içindeydim, milyonlarca farklı duygu içimde kaynıyor, nefesimi kesiyor, kelimeleri boğuyordu.

Her şeyiyle derinlere, asla gün ışığına çıkamayacakları ve kardeşime ihanet edemeyecekleri bir yere gömmüş olmama rağmen... O her şeyi görmüştü. Her zaman görürdü. 

Yüzümdeki afallamış ifadeye gülümsedi. "Buna sevindim, T. Çok... rahatladım... senin olmana."

Neredeyse sesimi bulup ona ben olmadığımı söyleyecektim. Ben hiçbir şey değildim. Aşk hakkında ne bilirdim ki? Hiçbir şey. Zaten yanılıyordu.

O beni asla sevmeyecek çünkü sadece seni seviyor. Olması gereken de bu.

"İyilik..." Jonah'ın bakışları, zayıf düşen bedeninin sahip olmadığı tüm güçle benimkilere dikmişti. "Kacey'ye iyi bak. Lütfen. Sana ihtiyacı olacak. O güçlü biri. Ama düşerse onu kaldır... Onu sev, Theo. Hayat... kısa. Kendini tutma. Tamam mı?"

*****

Zihnimin içinde kaybolmuş bir haldeydim. Kardeşimin kalbinin derinliğini idrak edemiyordum. Hayatının aşkına, ona veda ederken başka birini sevmesini söyleyen bir adam. 
Ve kardeşine, o kadını seveceğine dair söz verdiren bir adam...


*****

Kacey banka dönüp bana baktı. "Teddy. Ben yanındayım. Yüzlerce kilometre uzakta olsam bile buradayım. Eğer benim sana ihtiyaç duyduğum gibi sen de bana ihtiyaç duyarsan..."

Yüzüne dokunmak istedim. Ona hayal bile edemeyeceği bir şekilde ihtiyacım olduğunu söylemek istedim. Ona gerçeği söylemek istedim. 

"Kacey..."

Ama söyleyemedim. Kalbimde filizlenen kelimeler yükselip boğazıma takıldı, bahanelere hapsoldu. Daha çok erken. O hazır değil. Kendisi söyledi... 

"Teşekkürler. Bende senin yanındayım."

Tanrım, acınacak haldesin.

Kacey başını salladı. "Çünkü biz arkadaşız. Ve arkadaşlar ayrı olduklarında birbirlerini özlerler, birlikte olduklarında ise birbirlerini gördükleri için mutlu olurlar. Bu mantıklı. Öyle değil mi?"

"Elbette," dedim yavaşça. 

İçini çekti. "O zaman sanırım bu kadar."

Evine doğru yürümeye başladık. Ama yüzündeki şaşkın ifade bir türlü gitmiyordu. 

Arkadaşlar birbirini sever de, demek istedim ama artık çok geçti. O an armalarımın arasından kayıt gitmişti ve ben buna izin vermiştim.


*****

"Ne olduğunu bilmiyorum." Zelda çenesini ellerinin üzerine koymuştu. "Neden s*kerler deyip New Orleans'a taşınmıyorsun? Bir stüdyo aç. Ona daha yakın ol. Bırak, her şey kendiliğinden gelişsin."

"Annemin bana ihtiyacı var. Buradan taşınamam. Ayrıca KAcey yakın zamanda bir ev aldı. Buraya asla geri taşınmayacak. Vegas, Jonah'ın anılarıyla dolu. Yeni bir hayat istiyor. Vegas'la ya da Jonah'la bağlantısı olmayan birini bulması daha iyi olur ve ben ikisi birdenim."

"Peki ya sen? Keşiş mi olacaksın?"

Omuz silktim. "Bunu atlatırım. Hayatıma devam ederim."

"İşte yine reddediyorsun."

"Söylediklerimi unut," dedim ellerimi masanın altında yumruk yaparak. "İşte bu yüzden hiçbir b*k hakkında konuşmuyorum. Hiçbir işe yaramıyor ve sadece..."

"Canını acıtıyor," diye tamamladı Zelda. "Acıtıyor değil mi? Dağınık, karmaşık ve hiç bitmeyen bir dövme gibi. Milyonlarca iğne kalbinin üzerine güzel bile olmayan bir şey kazıyor."

"Onun gibi bir şey." Aynen öyle bir şey.

"Her şeyin gömülü kalmasına izin veremezsin, T. Yani her şeyi ortaya dökme konusunda uzman değilim, inan bana. Ama sen iyi bir adamsın. Sen de biraz mutluluğu hak ediyorsun. Seni hiçbir şeye layık olmadığına ikna edece ne oldu?"



*****

"Ee," dedi. "Sen şey ister misin..." Boğazını temizledi. "Bebekle ilgili bir şey? Ya da belki Jo..."

"Mavi kelebeğini istiyorum."

Theo kaşlarını çattı ve gözleri uzaklara, geçmişe doğru daldı. "Şu eski hikayedeki mavi kelebekten mi bahsediyorsun? Jonah ve benim çocukluğumuzdaki?"

"Kaçıp giden hayali kelebek."

Sandalyesinde geri yaslandı. "Neden?"

"Çünkü o senin olduğun her şey. Güçlü ve cesursun, sevdiklerinin daha az çekmesini sağlayacaksa tüm acılara katlanırsın. Bu yükü tek başına omuzluyorsun. Zırhını kuşanıp duvarlar örüyorsun. Ama içinde nazik, sevgi dolu bir ruh var. O çelik gibi güçle birlikte özünden akan bir iyilik. Bunu bedenimde istiyorum. Senin özünü. Seni seviyorum, Teddy. Aşkının benimle olmasını, hayatımın her gününde tenimde kazılı olmasını istiyorum."

"Kalıcı olarak," diye fısıldadı Theo.

Başımı salladım. "Sonsuza kadar."





 

Hiç yorum yok :

Yorum Gönder

Kitap ya da yazı hakkındaki görüşünüzü bizimle paylaşın