2 Temmuz 2024 Salı

0 Vi Keeland & Peneolope Ward - Sonsuz Mutluluklar



~~~*~~~
"İki insan bir arada olmak istiyorsa, Tanrı bunu mümkün kılar."
~~~*~~~

 
Çıktığı gibi aldığım ve çok bekletmeden de araya sokarak okuduğum bir kitabın yorumuyla karşınızdayım. Öncelikle bu kadınların kitaplarına bayılıyorum, hem tadında bırakıyorlar hem de gereksiz uzatmalarda sakınıp, karakterler daha olgun ve aklı başında yapıyorlar. Bu çok hoşuma gidiyor bu yüzden de okumaktan zevk aldığım yazarlardanlar. Hatta Vi Keeland'ın yeni kitabı daha geliyor Pukka Yayınları'ndan yakında çıkar o da, duymadım demeyin. 

Kitap yetişkin okurlara hitap ediyordu ama bunun yanında çok fazla smut sahnesi de yoktu bu yüzden de çok ön yargılı okunmasına gerek yok. 

Tek kitap seri değil, okuyorsunuz ve kitabın sonunda kurguda da bitiyor. Bekar baba kurgusu, eşini kanserden kaybetmiş, 10 yaşında kızı olan bekar bir babanın kurgusu... 

Bekar anne-baba kurgularını seviyorum. İkinci şanslarında mutluluk kapılarını çalıyor. 


~~~*~~~
"Bazen zor olanı seçmek, aynı zamanda yapılacak en doğru şeydir."
~~~*~~~


Kitabın kısaca konusuna değinmek gerekirse; Sadie, yedi yaşındayken annesini kanserden kaybetmiş ilerleyen yaşlarda da babasına kanser teşhisi konmuş, onun tedavi sürecinde yanında olmuş ve babasının hayatta kalmasıyla hayatına devam etmiş, yirmi dokuz yaşında bir dergide köşe yazarlığı yapan genç bir kadındır. Aynı zamanda Noel zamanı, aldığı mektuplardan bazılarını-ilginç olanları köşe yazısında paylaşıp, mektuplar hakkında da yazı yazar. Bir gün yaz aylarında kendisine bir Noel mektubu gelir, Birdie adında henüz on yaşında olan bir kız tarafından. Birdie, Noel Baba'dan küçük birkaç hediye isteyerek onunla konuşmaya başlar. Birdie'de henüz küçük yaşlarda annesini kanserden kaybetmiş ve babasıyla yaşamaktadır. Babası kendisine hem anne hem de baba olarak küçük kızın isteklerini karşılamaya çalışır. Bu durumda Sadie küçük kızla empati kurarak ve onun neler yaşadığını-hissettiğini anlayarak küçük kızın isteklerini yerine getirerek, ona küçük mutluluklar sunar. Ancak bu mektuplaşma ve hediyeleşme yavaş yavaş ileri gitmeye başlar. Artık bu mektuplaşma Sadie'nin arkadaşı Devin'in de haberi olunca küçük kızı araştırmaya onu mutlu etmeye devam etmek için çabalarlar tabi bu sırada Devin, Sadie'nin aklına Birdie'nin babasını da sokmaya başlar. Nasıl bir baba olduğuna, nasıl göründüğüne dair. Bir gün Sadie, Birdie'nin mutlu olup olmadığı ve nasıl bir yerde yaşadığını merak ederek, onun gönderdiği mektuplardaki adrese gider. Bahçe kapıda bulduğu bir kelebekli tokayı evin kapısına zarar görmeyecek bir yere koymayı hedeflerken Birdie'nin babası Sebastian kapıyı aniden açar ve büyük bir yanlış anlaşılmalar zinciri ortaya çıkar. Çünkü Sebastian, Sadie'yi yeni aldıkları köpeğe eğitmen olarak geldiğini düşünür ve biran şoka uğrayan Sadie'de bu yalana ayak uydurur. Ailenin içine giren Sadie, daha çok Birdie'yi sevmeye onu mutlu etmeye çabalar, bunun yanından da Sebastian'dan da ciddi anlamda etkilenmeye ve yavaş yavaş aşık olmaya başlar. Çünkü Sebastian karısını kaybettikten sonra  kendisini kızına adamış, eviyle işi arasında mekik dokuyan bir adamdır. Sebastian, ise bir baba olarak kızının isteklerini ve ihtiyaçlarını yerine getirmeye çalışırken de onun bir anneye ihtiyacı olduğunun farkında olsa da o boşluğu doldurmaya da çaba harcayan bir adamdır. Karşısında köpek eğitmeni olarak Sadie'yi gördüğünde genç kadından etkilense de duygularını bastırmaya çalışır. Ama  gerçekler ortaya çıktığında, Sadie'nin neden böyle bir yalana başvurduğunu öğrendiğinde ise olaylar iyice değişir. Çünkü her ikisi de duygularını saklamadan bir şeyler yaşamak, bir ilişki içerisine girmeyi düşünürken Birdie'nin nasıl karşılayacağı da onlar için bir muallaktır. Çünkü Sebastian bir baba olarak Sadie ise zamanında kendisinin yaşadığı aynı şeyleri yaşayan küçük kızı anlayan biri olarak onu incitmekten deli gibi çekinmektedir. 

Başta da dediğim gibi bir bekar baba hikayesiydi. Üstelik tesadüfler ve rastlantılar üzerine kurulu bir hikayesi vardı. Aile ilişkisine değinen, baba-kız ilişkisinin samimiyetini ve sevgisini gösteren, küçük bir kız çocuğu için bir anne figürünün ne kadar önemli olduğunu gösteren bir kurguydu. Sevimli, sıcak, romantik, zaman zaman tutkulu, eğlenceli bir hikayeydi. 


~~~*~~~
Sanki evren bana her şeyin kontrol edebileceğimi düşündüğüm bir anda, yoluma başka bir şeyin çıkabileceğini kanıtlamak için araya girmiş gibiydi.
~~~*~~~


Bazen deriz ya hayat sürprizlerle doludur diye ve bu sürprizler bazen sizi çok büyük mutluluklara ve daha da büyük sürprizlere götürebilir diye. Bu kitapta tam olarak onu gösteriyordu. Çünkü Birdie'nin yazdığı mektuplar, Sadie'nin küçük kız mutlu olsun diye yaptıkları... sonrasında Sebastian ile olan karşılaşmalar ve aralarında oluşan çekim hepsi aslında hayatın-kaderin küçük bir oyunu ve sürpriziydi bana göre. Tabi sonrasında açığa çıkan bazı detaylar da vardı. Sebastian'ın ölen karısı Amanda ile ilgili, onun sakladığı sırla ilgili... 

Henüz yeni kitap ve bence kitabın çok can alıcı detayı olduğu için o kısma dair çok fazla bir şey söylemek istemiyorum çünkü, spoiler dibi olur gibi. 🙊

Birdie'yi çok sevdim. Tam bir küçük kız çocuğuydu ve onun eğlenceli kişiliği, babasıyla olan diyalogları ama bunun yanında Sadie'ye olan düşkünlüğü, Noel Baba'ya yazdığı mektuplar çok güzeldi. Onunla ilgili her anı gülümseyerek okuduğumu söylemeliyim. Hatta en başından beri Noel Baba'dan istediği babası için özel arkadaş olarak Sadie'yi görmesi de çok tatlıydı. 

Sebastian'ı ise anlamak çok mümkün. Çünkü tek başınıza bir kız evlat büyütüyorsunuz, onun ihtiyaçlarına yetişebilmek için çaba harcıyorsunuz ve ne yaparsanız yapın bir kadının verebileceği bazı şeyleri veremeyeceğinizin farkındasınız ama çabalamaktan da geri duramıyorsunuz. İşte böyle bir babaydı Sebastian, kızını hayatının merkezine koymuş ona harcamadığı zamanı da işine harcayan bir baba. Bir noktada Sadie'de onun için çok büyük bir adım oldu. Resmen unutmuş olduğu, tutkuyu-aşkı genç kadınla tattı. Üstelik de her attığı adımda Birdie'yi düşünerek atmasına rağmen. 

Sadie'nin Birdie'yle olan iletişimi, ilişkisi çok güzeldi. Ama bence bu tamamen şeyden kaynaklanıyordu diye düşündüm kitabı okurken. İlk olarak küçük kızla iletişime girdi dolayısıyla da babası sonradan tanıdığı bir adam oldu. Bir de Birdie'nin neler yaşadığını çok iyi bildiği için, çünkü benzer şeyleri kendisi de yaşadı. 


~~~*~~~
"Kendime bakabilirim. Bir erkeğe ihtiyacım yok."
"Bu maddiyat ile ilgili değil. Güçlü ve bağımsız bir kadın odluğunu biliyorum ama gerçek şu ki, herkesin birine ihtiyacı vardır. Annen öldükten sonra ayakta kalmamın tek sebebi yanımda senin olmandı."
~~~*~~~



Okurken Birdie'yi de Sadie'yi de çok iyi anladım. Çünkü annem meme kanserini atlattı ve ben yetişkin olduğum halde hayatımda annem olmazsa ne yapacağımı bilemedim, onun bocalamasını yaşadım, henüz çocukken anneyi böyle bir şeyden kaybetmek... bir çok için çok büyük bir acı bence. 

Neyse... ağlamaklı konulara girmeyelim. 😀

Ben kitabı sevdim, zaten beklentimi de karşıladı. Arka kapak konusunu okumadan aldım, ne okuyacağımı bilmeden başladım okumaya ve sonucunda da çok severek okudum. 

Akıcı, sıkmayan, gereksiz uzatmalar olmadan yazılmış, eğlenceli, romantik, tutkulu ve sevgi dolu bir kitaptı. 

Kitaba dair puanım 5 üzerinden 4 veriyorum. 🌟🌟🌟🌟



~~~*~~~
"Biliyor musun, Sadie? Sen gelmeden önce her şeyle başa çıkıyordum, kendi adıma çok az şey bekleyerek hayatı bir rutine oturtmuştum. Her şeyi halletmek, yanında sana neşe katan biri olduğunda çok daha kolay. Hayatıma kattıklarından asla şüphe etme. O kadar uzun süredir birlikte olmadığımızı biliyorum ama uzun zamandır bu kadar mutlu olmamıştım."
~~~*~~~



Kitabın adı    : Sonsuz Mutluluklar
Orijinal adı    : Happily Letter After
Yazarı           : Vi Keeland & Penelope Ward
Çevirmen       : Güzin Pelin Çetin
Yayınevi        : Yabancı Yayınları
Sayfa sayısı   : 304

Kitabın tanıtım yazısı: 

AŞK BAZEN HİÇ BEKLEMEDİĞİN ANDA KAPINI ÇALAR

Benim aşk hikâyem bir mektupla başladı.

Ama bu mektup, âşık olacağım adamdan değil, onun küçük kızından gelmişti. Çalıştığım dergiye mektup yazan, Birdie Maxwell adında küçük, tatlı bir kızdı.

İşverenim, yılda bir kez dergi okurlarının birkaç dileğini yerine getirirdi. Ancak o dilek köşesi uzun süredir boştu.

Ben de o tatlı kızın bazı dileklerini bizzat yerine getirmeye karar verdim. Sonuçta küçük bir iyilikti... Öyle sanıyordum. Ta ki bir gün, onun can yakıcı derecede yakışıklı, bekâr babasıyla karşılaşıncaya dek.

O anda, iyilik perisini oynamayı bırakmalıydım. Daha fazla kurcalamamalıydım. Ama kendime engel olamadım. Bu kızla aramda bir bağ vardı. Beni mantıksız davranmaya iten bir bağ.

Kapılarının önünde belirmek gibi...

“Komik aksilikler, beklenmedik sürprizler ve bolca tatlılıkla dolu bu hikâye, karşı konulmaz bir romantizmle harmanlanıyor. Bu kitabın, okurlarının kalbini titreteceği kesin.” —Publishers Weekly

“Sonsuz Mutluluklar günümüzün Sleepless in Seattle’ı.” — Popsugar






Hiç yorum yok :

Yorum Gönder

Kitap ya da yazı hakkındaki görüşünüzü bizimle paylaşın