15 Temmuz 2024 Pazartesi

0 Emma Scott - Her Şeyiyle (Full Tilt #2)


~~~*~~~
"Kalbinde doğru olduğunu bildiğin şeyi dünyanın geri kalanı kabul edene kadar hayatını erteleyemezsin."
~~~*~~~


 
Emma Scott'ın serisi Full Tilt Serisi'nin ikinci ve son kitabı Her Şeyiyle de okudu. Zaten serilerde en sevdiğim şeydir peş peşe okumak çünkü beklemekten hoşlanmıyorum. Bu seriyi de peş peşe okudum. 

Seri adı üzerinde kurgu devam ediyor, karakter serisi gibi düşünmeyin kesinlikle sıralı okunmalı. Her ne kadar romans olsa da dram da var içeriğinde.

Smut sahne yok denecek kadar azdı ve daha da önemlisi ilk kitaptakinden daha azdı bu yüzden bir romans türünde ne kadarsa ortalama olarak onun kadardı. Özellikle rahatsız edecek boyutta değildi bu yüzden rahatlıkla okuyabilirsiniz.


~~~*~~~
"Arkanızdaki bir şeye sıkıca sarıldığında ileri gidemezsin. Cevap, kalbini geçmişten kurtarmaktır. Kapıyı kapatmak. Yeni bir sayfa açmak. Ancak o zaman seni rahatsız eden acıdan kurtulabilirsin."
~~~*~~~


Kitabın kısaca konusuna değinmek gerekirse; Jonah öldükten sonra herkes bir şekilde hayatına devam etmeye çabalamaktadır. Jonah'ın anne babası bu durumu kabullenmekte sorun yaşamalarına rağmen annesi diğer oğlu Theo'ya dört elle sarılmıştır. Kacey ise bu durumla baş edemez, Vegas'ta kaldıkça bütün anıların onu boğduğunu düşünerek orayı terk eder. Yeni bir şehir yeni bir hayat ve anılardan uzak olmayı hedefler ama yazdığı ve söylediği her şarkıda Jonah izlerini taşımaktadır. Bunu da alkolle atlatmaya çalışır. Tıpkı Jonah hayatına hiç girmeden önceki haline geri dönmeye başlar. Theo ise... herkese sahip çıkmaya, işine odaklanmaya çalışırken kendi içinde bile acısını doyasıya yaşayamaz. Duygularını bastırıp sorumluluklarına ve verdiği sözlere odaklanır. Bunun yanında işten ve aileden uzaklaştığı anlarda Jonah'ın son eserini izleyerek ağabeyi Jonah'a veda etmeye çalışır. Diğer yandan da Theo'nın Jonah'a verdiği bir söz vardır. Bu sözü yerine getirebilmek için Kacey'e ulaşması gerekmektedir. Ama Kacey bir gece kaçarcasına gittiği için nerede olduğunu bilmemektedir. Telefonla da kendisine ulaşamaz. Birgün dövmeci dükkanına gelen bir telefonla Kacey'e ulaşır. Kacer, dört farklı kulüpte gitar çalıp şarkı söylüyordur, söylediği her şarkıda Jonah'a olan aşkını ve yokluğunun acısını anlatıyordur ve bütün bunlarla baş etmek için de sarhoş oluyordur. Bu durumdan, Kacey'in kendisine zarar verdiğinin farkına varan bir barmen Theo'ya ulaşıp da Kacey'e yardım çağrısında bulunduğunda Theo hemen genç kadının yanına gelir. Onu alkol alışkanlığından uzaklaştırmak ve tekrar sağlıklı biri haline getirebilmek için çaba harcar. Ama bunlar olurken de içinde bastırdığı Kacey'e karşı olan aşk hep tetikte beklemektedir. Kacey ise Theo'nın yardımlarından sonra toparlamaya başlarken aralarındaki arkadaşlık duygularını etkilemeye başlar. Her ikisi de aradan geçen aylardan sonra içlerindeki kıvılcımla nasıl baş edeceklerini çözmeye çalışırken hayalarını da nasıl yönlendireceklerine karar vermeleri gerekiyor. Çünkü Jonah'ın ailesinin içinde Kacey hep Jonah'ın ölmeden önceki son aylarında onu çok mutlu eden bir sevgiliydi şimdi Theo'nın hayatındaki varlığı hepsini kararsız, karamsar ve yargılayıcı bir hale sokarken Theo ve Kacey, kendi hayatları için nasıl bir yol çizekler? Her ikisi de Jonah'a verdiği sözü tutup da birbirlerine mi sarılacak... çünkü bunu iki de deli gibi istemekte... 

Öncelikle kitabın konusunu okuduğumda hatta serinin... aşırı ön yargılıydım. Nasıl olur yani? diye... çünkü her ne kadar ölmüş olsa da ağabeyinin sevgilisiydi. Bu konuda biraz hatta baya çok ön yargılarım vardı ve açıkçası itiraf etmek gerekirse almasa mıydım acaba diye düşündüğüm anlarda oldu okumadan önce. Ama şimdi iyi ki okudum diyorum çünkü ön yargılarımı kıran ve beni oldukça şaşırtan bir kurgusu oldu. Yazar özellikle duyguları çok iyi anlatmıştı bu yüzden de sanırım bu ön yargılarım kırıldı. Eğer sizlerde aldıysanız ya da benimle benzer ön yargılarınız olduğu için almayı planlamıyorsanız bir şansı hak eden bir kitap olduğunu söylemeliyim. 


~~~*~~~
"Gerçek adamlar hayatlarındaki kadınlarla kendiliğinden ilgilenirler. Karşılığında bir şey istedikleri için değil."
~~~*~~~


Şimdi yoruma gelecek olursa, bir aile bireyini bir de gözlerinin önünde ölürken hiçbir şey yapamamanın çaresizliği ve sonrasında onun yasının çaresizliğini çok güzel bir şekilde anlatılmıştı. Duyguları çok güzel ifade edilmişti. 

Jonah'ın annesinin tavırları, korkuları, endişeleri çok iyi ifade edilmişti ve zaman zaman onu bu konuda anlasam da Theo'ya yaptıkları için de kızdığım çok oldu. Bunun yanı sıra babasının da bu acıyla başa çıkamamasını anlasam da Theo'ya karşı acımasızlığı sinirimi bozdu. Her ikisine de sizin bir oğlunuz öldü evet ama diğer oğlunuza niye sarılmıyorsunuz? Onun mutlu olacağı şeyi yapmasına engel oluyorsunuz modundaydım. Jonah olamadı, ömrü yetmedi belki ama bırakın da Theo mutlu bir hayat sürsün. Jonah'ı sevdiği iş için desteklediniz neden Theo'dan bunu esirgiyorsunuz diye çok kızdım. Hatta kitabın sonunda babasının Theo'nın dövmesi salonuna gelmesi... o satır her ne kadar çok duygusal olsa da -ki gözlerimi doldurdu- geç kalmadın mı adamım dedim. 

Kacey'in olaylarla baş edemeyişi, zamanında kendi ailesi tarafından terk edildiğinde baş edemeyip kendini alkole vermesi ardından Jonah'ı kaybettikten sonra da aynı duruma düşmesi aslında Kacey'i için hayatın dibini iki kere görmek gibi bir şeydi. Yaşadığı acı, acıyı dışa vurumu, bütün duygularını şarkılarına aktarması çok güzel anlatılmıştı. Özellikle o şarkı sözleri... off be kızım... Mutluluğu dibine kadar hak ettin dedim. Hatta öyle ki o düşüşlerin ardından kalkışın güzel oldu, ilkinde tutunduğun dal Jonah oldu belki kısa sürdü ama şimdi daha kalıcı olarak Theo sana o gücü sağladı ve o kısımlar çok güzeldi. 


~~~*~~~
Mutluluk, ateşin içinde yanıyordu ve yanıp kül olmadan ulaşamayacağım parlak bir hazineydi.
~~~*~~~


Theo ise... şu seride en çok üzüldüğüm karakterdi. Ağabeyini kaybetmemek için çaba harcadı, onun hep öncelikli, gurur duyulan, sevilen, saygı duyulan kişi olmasına rağmen onunla vakit geçirmek için çaba harcadı, sonrasında da ona verdiği sözleri tutmak için çaba harcadı ama bu zaman sonucunda ne oldu? Annesi her daim yanında olsun diye Vegas'tan başka bir yere gidemedi, kendi dövme salonunu açması konusunda babasından hiç destek ve takdir görmedi... buna karşılık aşık olduğu kadın için bile yargılandı. Her şeye rağmen yasını ve acısını bile doyasıya yaşayamadı. Herkesi ayakta ve iyi tutmak bir numaralı görevi haline gelmişti resmen. Bu yüzden de bu kitapta o son tam da Theo'nun hak ettiğiydi. 

Ahh bir de Theo kendi dövme salonunu açtığında babasının gelmesi dövme istemesi... o sahneler çok güzeldi. 

Adamım zaten çok güzel seviyordu. Sevdiği için de çaba harcaması da çok güzeldi. Kacey için yaptıkları, ona desteği ve onun için çabalaması çok güzeldi. 

Hani son dönemlerde çok karşımıza çıkan bir söz-alıntı var. "Eğer birini gerçekten çok seviyorsan kanat tak, kalıp gitmiyorsa seninledir. Gidiyorsa da yapacak bir şey yoktur." tam olarak öyle bir adamdı. Sevdiği kadına taktığı kanatların haddi hesabı yok... ama günün sonunda da zaten sevdiği kadın hep ona geldi. 

Kacey'in anne babasının hallerini asla anlayamayacağım. Annesi artık sonunda pes edip bir şeyler anlattı falan ama ben daha büyük bir şey bekliyordum, babasının Kacey'e böylesine öfkeli oluşunun altında... 

Kitapta benim en önyargılı olduğum kısım Kacey, Theo'nın ağabeyinin sevgilisiydi ama bu kitapta ikisinin aşkını okuyoruz nasıl olur modundaydım. Ama zaten öyle hadi Jonah gitti şansımı Theo'dan deneyeyim tarzında bir kurgu değildi. Bir sürece yayılmıştı. Zaten en başında altı aya yakın Kacey'den haber alamıyorlar, sonrasında ise Kacey'in kendi hayatını kurma çabası var... Bunun yanı sıra Theo'nun da yüksek lisansı var, onu bitirme süreci, dövme salonu için hazırlanma süreci... Aslında aralarındaki arkadaşlığın aşka karşılıklı aşka evrilmesi yas sürecini bitirip de tekrardan kendilerini bir şeye hazır hissetme süreci bir buçuk-iki seneyi alıyor. Kurgu da öyle güzel yazılmış ve duygular aktarılmış ki bu durumu okurken düşündüğünüz kadar yargılamıyorsunuz. 
Bu yüzden şansı hak ettiğini düşünüyorum. 

Kitaba dair puanım 5 üzerinden 4 veriyorum. 🌟🌟🌟🌟

~~~*~~~
Aşkın sonu yoktu. Kacey sonsuzdu. O bir evrendi, benim evrenim ve ben de onun.
Aşkın limitleri yoktu, kuralları yoktu, tercihleri yoktu.
Ve sınırı da yoktu.
~~~*~~~


Full Tilt

  • Son Sürat
  • Her Şeyiyle


Kitabın adı     : Her Şeyiyle
Orijinal adı     : All In
Yazarı            : Emma Scott
Çevirmen        : Mehir Kalmış
Seri Bilgisi      : Full Tilt #2
Yayınevi         : Lapis Yayınları
Sayfa sayısı    : 272

Kitabın tanıtım yazısı: 

Yaşadığı derin kayıpla sarsılan Kacey Dawson'ın kalbi kırıktı ve kederi sanki hiç geçmeyecekmiş gibi hissettiriyordu. 

Acısını unutmak için kendini tüm dünyadan soyutlanarak unutulmanın eşiğine gelmişti. Onu tekrardan pençesine alan bağımlılığından kurtulup yeni bir hayat kurmak, müziğine odaklanmak ve bir şekilde Jonah'a verdiği sözü yerine getirmek zorundaydı.

Tutması imkansız olduğunu düşündüğü bir söz.







Hiç yorum yok :

Yorum Gönder

Kitap ya da yazı hakkındaki görüşünüzü bizimle paylaşın