28 Haziran 2021 Pazartesi

0 ALINTILAR // Brigid Kemmerer - Kırık Kalbin Gazabı (Cursebreakers #2)

Ve bir alıntı postuyla daha yanınızdayım. Yalnızlığın Kara Laneti kitabının devamıydı Kırık Kalbin Gazabı. İlk kitap her ne kadar Güzel ve Çirkin masalının bir versiyonu olsa da serinin devamı bambaşka şekilde ilerliyor bunu da 2. kitapta görüyoruz. 

Yine fantastik türde bir kitap. Bu türün severlerine seriyi tavsiye ederim. 

Her yaştan insanın okuyabileceği bir kurgusu var, o yüzden ben herkese tavsiye ederim. 

Kitaba dair yorumum bir alt yorumda bulunuyor, dün paylaştım yorumu. Şimdi de size çok güzel alıntılarla geldim. 

İlk kitaba 5 üzerinden 4 vermiş olsam da bu kitaba kesinlikle 5 veriyorum. 

Umarım 3. kitap için çok beklemeyiz.

Şimdi alıntılar sizlerle ;) 





"Jake sana, benim de onunla gitmemi istediğini söyledi mi?"

Bu, Rhen'i durdurdu. "Hayır. Senin kararın nedir?"

Bu, onunla ilgili en sevdiğim şeylerden biriydi. Buyurgandı, kararlıydı ve asla tereddüt etmiyordu - ama seçme şansını asla benim elimden almıyordu. "Hayır, dedim."

Nefesini bıraktı ve tekrar öptü beni. "Seni bulmak için o kadar bekledim ki kaderin seni geri alacağından endişeleniyordum."

Alnımı boynuna bastırıp korkusunu sıcaklığını içime çektim. "Hiçbir yere gitmiyorum."





*****



"Bu ülkeyi yerle bir edeceğiz - ya da kendimizinkinin düşüşünü bekleyeceğiz."

"Artık başka seçenek kalmamış gibi görünüyor," dedim. "Annem kararını verdi. Değişim getirebileceğimi düşünüyorsanız yanlış kız kardeşi koruyorsunuz."

Ateşe baktık. Kap, etrafımızda sessizliğe bürünmüştü ama düşüncelerim uyuyamayacağım kadar hızlı akıyordu. 

İki kardeş, tek yürek.

Tek bir yüreği paylaşmıyorduk. O kadarını biliyordum.




*****



"Karis Luran senin gerçek varisin kimliğini bildiğine inanıyor. Lilith'in sadece sana açıkladığını söylüyor."

"İşe yara bulacağınız bir bilgim yok, Majesteleri."

Gülümsedi ama gülümsemesinin hiçbir keyifli yanı yoktu. "Bu çok temkinli bir cevap, Grey."

Öfkelendim. "Bir zamanlar siz de bana güvenirdiniz. Güveninizi kaybetmek için ne yaptım?"

"Gittin."

Kelimeler sırtıma saplanmış bıçaklar gibiydi.  




*****



"Bir keresinde görevimin, onun kanı dökülmesin diye kan dökmek olduğunu söylemiştim. O ölmesin diye yemin ettim. Bu sırrı saklayarak ölürsem ve bu da onun sorumsuzca tahta çıkmasını sağlarsa ne fark eder."

"Aynı şey değil ve sen de bunu biliyorsun."

"Aynı şey. Tamamen aynı."

Harper'ın sesi sertleşti. "Eğer böyle bir şey yaparsa onu affedebilir miyim, bilmiyorum."

Grey'in yüz ifadesi kaderine boyun eğmiş gibiyi, gözleri gölgelerle doluydu. "Bir kral için ülkesi, sevdiği kadından daha önemli olmalı."




*****



"Rhen'in tahtını kaybetmekten çok sihirden korkacağını düşünmemiştim. Bilmeliydim."

Noah homurdandı. "Korku, insanların asla beklemeyeceğimiz şekillerde davranmalarına sebep olur."

"Doğru. Dün gece bunu kanıtladı."




*****



"Bir sırpençe," diye fısıldadım korku ve büyülenmiştik arasında kalarak. Bir yanım geri kaçmak, diğer yanım öne emekleyip daha yakından bakmak istiyordu. Kitap sayfaları dışında hiç sırpençe görmemiştim ve buz ormanlarındaki insanlık dışı becerilerin hikayeleri, beni bu buluşmaya hazırlamamıştı. 

"Evet, Prenses," dedi yaratık. Kelimeleri yumuşak, bir fısıltıdan ancak biraz yüksek sesliydi. Konuştuğunda dişleri ay ışığında parlıyordu. Gözleri kapkaraydı, hiç beyazlık yoktu. "Ve size gelince," dedi Grey'e, "Hawk'ı mı tercih edersiniz? Yoksa Grey'i mi?"

Yanımda Grey yutkundu. Elleri kılıcının üstüne gerilmişti. 

Bize doğru eğilip kanatlarını açıp resmi bir reverans pozisyonuna geçerken sırparçenin teni gölgeleri emdi. "Ah, affedin beni. Yoksa Majesteleri mi demeliyim?"




*****



Diğer eli, yüzümü kavramak için uzandı. "Lütfen... Lütfen benim için ağlama."

"Ah, Fell sirella." Gözlerimi sımsıkı kapattım. "Senin için ağlamıyorum, aptal adam."

"O zaman neden ağlıyorsun?"

"Kendim için ağlıyorum," dedim. "Çünkü sen bir prenssin. Prensten daha fazlası. Kral olması gereken muhteşem bir adamsın."

"Lia Mara." Çok yakındı. Nefesi dudaklarımı okşuyordu. Elleri, yüzümde sıcak ve emindi. Mesafeyi kapatmasını çılgınca istiyordum. Ona sarılmak istiyordum. 

İstiyordum ki...

Dudakları dudaklarımı okşadı. 

Nefessiz kalıp geri çekildim. Kalbim göğsümde çırpınıyordu. Ona baktım, ateşinde saçlarına düşürdüğü pırıltılara, bakışlarındaki yoğunluğa.

Çok istiyordum. Çok yakındı ve bu anı zamandan silmek, tekrar dudaklarımı onunkilere bastırmak istiyordum. Gece etrafımıza çökmüştü, yağmurdan sığınan iki insandan fazlası olduğumuzu unutmak çok kolay olurdu. Yüzümde, boynuma ellerinden fazlasını istiyordum. Daha önce istediğimden fazlasını istiyordum. 

Ellerimi bileklerine koyup onları geri ittim. 

İstediğim tüm şeylerden ötürü ona sahip olamazdım. 

"Ağlıyorum çünkü sen bir prenssin," dedim sessizce. "Ve ben..." Nefesimi bıraktım. "Ben prenses değilim."





*****



"Sen maşa değilsin, Grey."

"Olabilirim." Elleri bir tutam saçı yanağımdan çekmek için belimden kalktı. "Ama sen çok daha tehlikelisin."

Parmakları yanağımı okşarken düşünemiyordum. "Ah, evet, partideki en tehlikeli kişi hep bir kitapla baş başa oturan kızdır."

Gülmüyordu. "Kendini hafife alıyorsun. Kız kardeşin olabildiği kadar zalim olmaya çalışıyor - anneni etkilemek için olduğuna eminim. Ve zalimlik önemli olsa da bence senin sahip olduğun türde bir güç, daha çok sadakat kazanırdı. Seni tehlikeli yapan şey de bu. Elinde kılıçla at sürüp, kontrolü ele alman değil. Elinde bir kitapla karanlıkta sessizce bu koltuğa oturup, " - dudaklarının kenarları yukarı kalktı - "yapılması gerekeni yapmanın en iyi yolunun ne olduğuna karar vermen."





*****



"Keşke ilk seferinde de bu kadar korkmuş olsaydın," dedi sesi zalim bir fısıltıydı.

Keşke.

Keşke Grey bana gerçeği söyleseydi. 

"İkimizi de öldürebilirdin," dedim ona. "İstediğini alırdın."

"İkinizi de öldürseydim Syhl Koyağı orduları Karodiyar'ı alırdı. İnsanların bana itaat etmezdi. Hepsini birden etkileyemem, Majesteleri." Bana doğru adım attı, sesini alçalttı. "Amacımın hiçbir zaman krallığını yalnız başıma yönetmek olmadığını anlamıyor musun? Amacım yanımda seninle yönetmekti."

Bakışlarımı çevirdim. Boğazım düğümlenmişti. Bunu tekrar yapamazdım. "Kordiyar'ı almasına izin vereceğim. Onunla savaşmayacağım."

"Harper'ı burada, yanında tutmak istiyorsan yapacaksın." 


 




 

Hiç yorum yok :

Yorum Gönder

Kitap ya da yazı hakkındaki görüşünüzü bizimle paylaşın