2 Haziran 2021 Çarşamba

2 Kim Liggett - Erdem Yılı


~~~*~~~
"Rüyaların..." dedi, yüzümü nazikçe avuçlarına alırken, "sadece sana ait olan tek yer orası. Kimsenin sana dokunamayacağı tek yer. Becerebildiğin sürece rüyalarına sımsıkı tutun. Çünkü yakında kabuslara dönecekler."
~~~*~~~


 
Çıktığından beri dikkatimi çeken bir kitaptı Erdem Yılı. Açıkçası ne beklemem gerektiğini bilmiyorum ama kesinlikle böyle bir kurgu beklemiyordum. Neden bilmiyorum ama çok daha farklı hayal etmiştim ve bambaşka bir kurguyla karşılaştım. 

Sevdim mi ? Evet kesinlikle çok sevdim. 

Sıkıldım mı okurken? Evet, zaman zaman durağanlıktan sıkıldığımı hissettim. 

Bunları inkar edemem ama kitabın kapağını bitirip de kapattığımda ve şöyle bir baktığımda kitabı sevdiğimi sonuna kadar söyleyebilirim. 

Kitabın, zaman zaman sıkıcı monotonluğa bürünse de genelinde akıcı, merak uyandırıcı ve heyecanla okunan bir kitap olduğunu söylemeliyim. Ben sadece akşamları okuyarak iki akşamda bitirdim kitabı öyle akıcıydı ve merakla okunuyordu. Ne olacak? Kızlar nasıl baş edecekler? Bunların altındaki şeyler ne? Sonucunda ne olacak? Merakıyla ve sorularıyla kitap okunuyor ve sonrasında kitabı bitiriyor, arkanıza yaslanıyorsunuz ve aklınızdan geçen ilk düşünce "değişim için küçük bir adım gerekiyor" oluyor. 

Güzeldi kitap. Cidden güzeldi... 


~~~*~~~
Michael yanağımdan öpmek için eğildi. "Rüyaların senin olsun," diye fısıldadı. "Benim rüyalarımda sadece sen varsın."
~~~*~~~


Kitabın konusuna kısaca değinmek gerekirse; Tiernay, on altı yaşındaartık erdem yılı için zamanını gelmiş ve bir yıl boyunca erdem yılını yaşamak için ailesinden ve kasabasından uzaklaşacak içinde saklı olduğu sihrini yok edip kasabasına dönecektir. Ancak erdem yılından bir gün önce yapılan duvak töreninde de kocası belli olacaktır. O yıl otuz üç kızın katılacağı törende sadece on üç erkek kendine eş seçecektir. Kızlar erdem yılına gideceği belli olsun diye saç örgülerine kırmızı kurdele bağlar ve kendilerini erkeklere gösterirler sonrasında da erkekler evlenmek istedikleri kızları seçerler, bir çiçekle beraber duvaklarını babalarıyla kızlara gönderirler. Kızlar eşlerini erdem yılı için kasabadan ayrılmadan önce öğrenirler. Tiernay, kimsenin kendisini seçmeyeceğinden emin olduğu için bu anı pek önemsemez ancak işler planladığı gibi gitmez. Çünkü çocukluk arkadaşı Michael, Tiernay'ı içinde sakladıklarını, içinde içten içe isyan eden düşünceleri bilen biri olarak genç kıza duvak vermiştir. Tiernay her ne kadar şaşırsa da Michael, Tiernay'a aşıktır. Onu bütün düşünceleriyle beraber, değişmeden kabul edecektir. Bütün bu seremoniden sonra erdem yılı için ayrılan kızlar, bir yılı geçirecekleri yere giderler. Kasabanın dışına ilk defa çıkan ve dışarıda kaçakçıların olduğu, onları öldürmek için hazır bekleyen insanların arasından erdem yılını yaşayacakları yere giderler. Gittikleri yer etrafı çitlerle örülü, kaçakçılarla aralarına sınır koyulmuş bir alandır. Kimse yoktur. Otuz üç kız orada tek başlarına hayatta kalma mücadelesi verecektir. O yaşa kadar yetiştirildikleri ve empoze edilen bütün düşünce, inanışlarla savaşacaklardır. Doğruyu ve yanlışı sorgulayacak, içlerinde bastırılmışlıkları dışarıya çıkaracak, yeri gelecek vahşice birbirlerini katletecek yeri gelecek ölmemek için savaşacaklardır. Ancak öğrenmeleri gereken en büyük sır ise... şimdiye kadar onlara öğretilenlerin doğruluğu ve yanlışlığıdır. Bir de kasaba erkeklerinin onlardan sakladığı sırlar vardır. Bütün bunların ortaya dökülme ve kadınların birlik olma zamanı gelmiştir. 

Öncelikle şunu söylemem gerekiyor ki, küçüklüğünden beri hep içinde bir sihir olduğu ve onun dışarı çıkmasına izin verip yok etmek inancıyla büyüyen kızların ne kadar ileri gidebileceğini okumak... bir kişi bile inansa, onun izinden gitse sonrasında neler olacağını okumak dehşet verici, tüyler ürperticiydi. 


~~~*~~~
Özgüven her şeyin anahtarıdır. 
~~~*~~~


Genç kızları bastırmak, birlik olmalarını engellemek ve daha da önemlisi erkek egemenliğinin dışına çıkılmamasını garantilemek için yaptıkları şey hafife alınacak bir şey değildi ama şu da bir gerçek ki... bir kişi değişim için adım atıp da savaştığında ona gelecek küçük adımlar kocaman bir çığlığa dönüşüyor. Kitabı okurken özellikle sonlarını... erkeklerin kadınlardan nasıl korktuklarını görmek... bastırmanızın sebebi bu işte dedirtti. 

Kızların kırmızı kurdele takıp kendilerini erdem yılını yaşayacaklarını belli etmesi, erkeklerin sanki kurbanlık koyun seçer gibi kendilerine zevce seçmeleri, kadınların söz hakkının olmaması, hayatlarının bir erkeğin iki dudağının arasında olmasının yarattığı duygular tüyler ürperticiydi. Ki şöyle bir bakınca aslından bu tür hayatı yaşayanların olduğunu bilmek de daha bir etkileyici oluyor. 

Tiernay'ın baş kaldırması, lider olma gibi bir amacı yokken sadece yardımcı olabilmek amacıyla bir şeylere çabalaması ama buna rağmen inanlarına körü körüne bağlanmış kızların ona karşı olması ve sonuçları oldukça vahşiydi. 

Tiernay'ın hayatta kalma savaşı, yaptıkları, öğrendiklerini uygulaması... her şey çok güzel kurgulanmıştı.

Kitabın en güzel kısımlarından biri de Tiernay'ın Kaçakçı Ryker ile karşılaşmasıydı. Tiernay, kızlar tarafından ölümüne yaralanıp da Ryker ile karşılaşması ve genç adamın ona yardımcı olması, onu iyileştirmesi güzel anlatılmıştı. Bu olay da Tiernay'ın kaçakçılar hakkında ve erdem yılı hakkında olanları anlaması, altındaki sırları öğrenmesi ile sonuçlandı. 

Ryker ile Tiernay arasındaki aşk çok güzeldi ama tabi her aşk ne yazık ki kendi mutlu sonunu yazamıyor. Kitapta da dendiği gibi "Ölümden hayat doğar." ikisi arasındaki aşk da onu gösterdi. 

Tiernay'ın bütün gerçekleri olmasa da kızlara öğrendiklerini anlatası, onların kendisine inanmaları için yaptıkları ve sonrasında olanlar da çok iyi anlatılmıştı. Tiernay iyi savaştı ve içlerine düşürdüğü küçük şüphe ve sonrasında bunu kanıtlayabilmesi kızların tarafını belli ettirdi. 


~~~*~~~
O benim hayatımı kurtardı. Şimdi de ben onun hayatını kurtaracağım.
~~~*~~~


Ama asıl güzel nokta da bir yılı doldurup kasabaya dönmeden önce, onlara erdem yılı için bırakılanları aynı şekilde bırakmak değil de gelecek kişilere ön ayak olup, onları güçlü tutabilecek şekilde yardımcı olan izler bırakmalarıydı. Sana ne yapılmış olursa olsun değiştirmek için şansın varsa bunu kullan diyordu resmen... muhteşemdi. Kitabı okurken beni gülümseten nadir sahnelerden biriydi. 

Bir diğer sahne de kasabaya döndüklerinde Tiernay'ın hamileliği Micheal'ı ve diğerlerini şaşırtsa da verilen tepkiydi. Micheal, aşık olduğu sevdiği kızı korumak için bir yalan ortaya atıp da Tiernay'ın yanında olduğunu gösterirken ona inanmayanlara karşı erdem yılını yaşayan kızların verdiği tepki muhteşemdi. 

Kitapta en sevdiğim karakterlerden biri Michael ve diğeri de kesinlikle Ryker'dı. İkisi de hayatta kalmanın yanında mutlu olmayı ve değişimi de isteyenlerdi. 

Bir de kitaptaki en güzel detaylardan biri de kurdele detayıydı. On altı yaşına kadar beyaz kurdele, sonrasında erdem yılını yaşamaya gitmek için ve koca bulmak için müsait olduğunu gösteren kırmızı kurdele ardından da evlenince siyah kurdele saçlarına takılıyor. Resmen masumiyet, kan ve ölüm gibi hissettirdi okurken. 

Bu kitap bence herkesin okuyabileceği ve sevebileceği bir kitap değil. Keşke herkes okusa, çünkü derin izler bırakıp içinizde bastırılmış bazı şeyler için ilham olabilecek bir kitap derdim. Ama ne yazık ki herkes böyle kitapları okuyamaz ki zaten şöyle bir baktığımda hak ettiği ilgiyi de görmediğini düşünüyorum. 

Neyse... 

Ben çevreme mutlaka tavsiye edeceğim. Ben çok çok beğendim. Okuyun derim. 



~~~*~~~
Bir grup kadının böyle tek yürek olduğunu hayatımda hiç görmemiştim. Ve meydana göz attığımda bunun fark edildiğini görebiliyordum. 
~~~*~~~



Kitabın adı      : Erdem Yılı
Orijinal adı     : The Grace Year
Yazarı            : Kim Liggett
Çevirmen        : Setenay Karaçay
Yayınevi          : Yabancı Yayınları
Sayfa sayısı     : 408

Kitabın tanıtım yazısı: 

HİÇ KİMSE ERDEM YILI HAKKINDA KONUŞMUYOR. YASAK.

Kadınların sihri olduğu öğretildi bize. Erkekleri baştan çıkarabilecek, diğer kadınları kıskançlıktan delirtecek gücümüz olduğu. Kadınlığın eşiğindeyken tenimizin en güçlü afrodizyak olduğu. Bu yüzden on altı yaşımıza geldiğimizde bizi kasabadan sürüyorlar. Tekrar arınıp evliliğe hazır hâle gelene kadar yaban hayatta bir yıl geçirmemiz gerekiyor. Fakat her kız eve dönmeyi başaramıyor, tek parça olarak değil.


On altı yaşındaki Tierney James daha iyi bir dünya düşlüyordu: Arkadaşı arkadaşa, kadını kadına düşürmedikleri bir dünya. Kendi erdem yılı yaklaştıkça, asıl korkmaları gerekenin içlerindeki sihir olmadığını anladı. Hatta onları öldürüp parçalarını karaborsada satmak için ağaçların arasında gizlenen kaçakçılar da değildi gerçek düşman. Asıl tehdit unsuru birbirleriydi, tüm erdem kızları.

Keskin anlatısı ve çarpıcı gerçekçiliğiyle Erdem Yılı, kabullenilmiş çaresizliğin ve geleneklerin altında ezilen kızlarla kadınlar arasındaki karmaşık ilişkiye ve bu süreçte almak zorunda oldukları zor kararlara dair cesur bir distopya.

“Yaşadığımız çağı anlatan karanlık bir peri masalı.”
—KELLY LINK, Belaya Bulaş’ın yazarı

“Erdem Yılı, kendi sesini bulmanın ve doğruları korkmadan söylemenin ne kadar güçlü olduğunun bir kanıtı. Umut ve direnişin bu hikâyesi, erk sahiplerinin tarih boyunca en çok korktukları şeyi hatırlatıyor – karanlıkta parlayan ve diğerlerini cesaretlendiren tek bir ışık, herkesin bir ağızdan haykırmasına öncülük eden tek bir fısıltı.”
—SAMIRA AHMED

“Korku öğeleri, yürek burkan bir hayatta kalma hikâyesiyle iç içe geçiyor. Tüyler ürpertici, dokunaklı, rahatsız edici ve ne yazık ki fazlasıyla güncel.”
—Kirkus, starred review

“Damızlık Kızın Öyküsü’nü seviyorsanız, bu kitap tam size göre.”
—Red Carpet Crash

“Kadınların gücünü yok sayan mizojinist bir dünyanın bedeline dair gerilim dolu bir roman, hatta bir direniş manifestosu.”
—LIBBA BRAY

“Kadınlar arasındaki güçlü bağa, bu bağları koparmanın bedeline ve dişil gücü yıkmak isteyen ataerkil arzuya karşı koymaya dair dikkate değer ve oldukça güncel bir hikâye.”
—SABAA TAHIR

“Erdem Yılı, ciğerleri patlayacak kadar bağırmasına rağmen sesini kimseye duyuramayan tüm kadınlar için. Oturup susması ve her şeye katlanması gerektiği söylenen hepimiz için. Tierney’nin büyüleyici hikâyesi, bazen sadece var olmanın bile cesaret gerektirdiğini hatırlatıyor. Herkes bu kitabı okumalı!”
—JASMINE WARGA









2 yorum :

  1. Bu kitabı çok duydum. Kitap hakkında yorumlar okudum. Ama sizin kadar yorumunu samimi yapan biri olmadı. Açıkçası çok merak ettim. Kitabı alacağım. Yorumunuz için teşekkürler.

    YanıtlaSil

Kitap ya da yazı hakkındaki görüşünüzü bizimle paylaşın